Wednesday, December 31, 2008

hm?

pasaportumu yaktim, butun parfumleri duvara atip kirdim, homer'i kestim, hasanimi astim, fedex'i hayatimdan cikardim, fotograflari sildim, kamerami kirdim, kitaplarimi sattim, interneti kestim, telefonumu cope attim, gozyaslarimi tukettim, kulakligi taktim, muzigi actim...

(new york city de neresiymis?)

uyandim..

olmicak bunlar bi gun di mi?

Tuesday, December 30, 2008

izmir'de oh be..

madem belgelerimi postaladim, oh oh negzel.. izmir'e gidelim kalk kenny. otur otur nereye kadar. gec bile kaldin ama neyse..

anne ben fotograf manyagi oldum desem inanir misin? inanirsin anne, cunku sen benden daha manyaksin.. biliyosun..

izmir'i gezdim biraz, vaktim yettigince.

antikacilar falan, odami boole mi yapsam? 

sacmalama ceyda.

besleyin martilari.

(konak meydani)

izmir'e gitmemin asil nedenlerinden biri olan Kaan. bakiniz:

cumartesi gecesi alsancak soho'daki murat dalkilic'in programina gidiyoruz kuzen torpiliyle..

ceyde, kuzen dodo, murat, minis, yagmurcan

program oncesi

kulis muhabbeti

dodo, the guru of bass

yagmurcan

keman

program sonrasi

bir kisim up hachies

pek eglenceli gecen bi izmir tatiliydi, kisa geldi, yetmedi. 

bu arada yine cumartesi "deliler bosandi" diye bi aziz nesin oyunu izledik. harikaydi. denk gelirse siddetle tavsiye ederim.

Wednesday, December 24, 2008

oh be!

1 haftalik kosusturmadan sonra belgeleri tamamlayip postaladim sonunda. su an emin ellerde. bikac gun sonra daha da emin ellerde olucak. negzel olcak.

boole sey diye dusunuyodum; "amaan, dandik okul. neden sorun cikarsinlar canim?!" sonra da diyodum ki ulkeler farkli, prosedurler de.. anlamazlar etmezler, olmaz bu derler.. 

ama su canimi cikartan kosusturma surecinden sonra hele bi kabul etmesinler, gidip dovmeyen serdar ortac olsun.. 

Tuesday, December 23, 2008

kararim geldi

karar verdim!

bi aksilik olur da (gerci bussuru aksilik var ya, bakalim) alamazsam vizemi, rusya'ya gidicem. evet.

Saturday, December 20, 2008

bi de.

bi de bi de.. sey. ben hayatimda ilk defa kan aldiriyorum da hatirladigim kadariyla. hos gor yani oole her seferinde soylememi.. tamam mi kenny?

bayilmadim

ay devlet hastanelerinden fenalik geldi. benim istedigim turde bi kan testi yokmus. kardesim, oole bi kan testi yoksa neden istesinler ki benden? eeh eytere bea dedim, ozel hastaneye gittim. adam iki dakikada beni bi labaratuara gonderdi. raporunu al ordan, getir, ben imzalarim dedi. bu kadar basit! oh be!

gittim, aldirdim kani. bayilmadim sandigim gibi. negzel oldu.

pazartesi hallolucak sanirim butun islerim.

oole, rapor vermem gerektigini dusundum nedense. sanirim daha once anlattiklarimin yarim kalmasini istemedigimden.. 

dedigim gibi:  

+bana hala gidemicekmisim gibi geliyo ama.. degisik hissediyorum. ya da yavas yavas alistigimdan eskisi kadar korkmuyorum gidememekten..

-gidersin niye gidemiycen..

+oyle de dusunuyorum. okulla sorun kalmadi. onceden okul kabul etmezse ya da islerim yetismezse diye korkuyodum. simdi de vizeden korkuyorum. amma odlegim.

Thursday, December 18, 2008

farkli bisiyler.. bana gore.

dun annemle hem bazi islerimizi halletmek icin, hem de biraz gezmek icin disari ciktik. 

ilk duragimiz internet cafe.. evdeki printer'i beceriksizligimiz yuzunden kurup calistiramayinca, gereken belgelerin ciktisini alamadim. annemin hep bu isler icin gittigi bi internet cafe varmis yakinda. gittik. kartusu bitmek uzere oldugundan yazilar silik cikti, olmadi. ikinci bi cafeye gittik, 2 dakika ileride.. adam tam ilk sayfayi bastirirken sordum:

+ne kadar sayfasi?
-bessuzbinlira.

oha! anneme baktim, normal mi acaba diye.. annem "burda boyle." der gibi bana bakti. adam bakismamizi gordu:

-istersen surda iki dakika ilerde de bi internet cafe var, begenmediysen git ordan bastir.

birincisi, sen benimle neden senli benli konusuyosun okuzcugum? ikincisi o aldigin kagit ya da dandik murekkeplerle doldurttugun kartus sana ne kadara patliyo ki sen milleti bu kadar kazikliyosun?

+yok, ben yurt disindan geldim de, 2 senedir de ilk defa internet cafeye geliyorum. 
-HII. bana boyle tepkiler cok gelmeye basladi da son zamanlarda.
+(okuz!)turk parasiyla da isim olmuyo pek..
-50 kurus oluyo bessuzbinlira.
+tamam o zaman.

kagit basilir, pembe cikar. 

-olmadi sanki bu.
+olmadi, evet.
-neyse ben baska yere bakim o zaman. buyrun 50 kurus.
+yok kalsin o sizde.

parayi masanin uzerinde biraktim, ciktim. ondan sonra gittigimiz 4. cafeye girdigimde ordan da is cikmicaani sandim. bildigin kahvehaneyi 3 bilgisayarla internet cafeye cevirmis biyikli amcamiz. cayocaginin hemen yanina koydugu bilgisayar, printer ve kasayla da kurmus calisma ortamini.. zaten iki dakikada da halletti isimi, ustune de indirim yapti. guzel oldu..

aldigim belgelerle hastaneye gittim, imzalaticam ya saglik raporunu.. tanidiklar araciligiyla bi doktora yonlendirildik. 

-ne vardi?
+iste bele bele.. yurtdisina gidicem, sunlari imzalatmam gerekiyo.
-hmm, asilarini oldun mu ki sen? ben nerden biliyim simdi..
+oldum tabi de, tarihlerini bilmiyorum. bikbik.
-git kan tahlilini ol, su testi ol. bak durumun yetiyosa bunu da ol. bikbikbik.
+ama benden onu istemiyolar.. hem vaktim yok, cuma gondermem lazim belgeleri.
-ay siz zaten her isinizi en son gune birakiyosunuz..
+en son gune birakmiyorum, daha dun cevap geldi okuldan. (alalaaa!)
-HII. neyse sen sunlari ol, bakariz. gencler hic sagliklarina deger vermiyolar. zor geliyo onlara boole seylerle ugrasmak. bikbikbik.
+HII. (bikbikbok!) her seyi de sen biliyosun..

ay olmam ben simdi kan testi falan, iyice bi ogreniyim, telefon ediyim dedim. korkudan biraz da. bakma sen..

Tuesday, December 16, 2008

oleay?

ikinci plana ihtiyac kalmasin dedim, birinci plan islemeye basladi.

dun itibariyle CUNY beni kabul etmis, gel dediler. negzel di mi? 

bussuru form var doldurulcak, bankalardan kagitlar alinicak, kan testleri yapilicak, saglik raporlari alinicak, vize icin paralar odenicek.. araya christmas girmese pek guzel olucakti ama yetisicek islerim.. evet.

neyse bunlarla canini sikmiyim, haberin olsun istedim.

optm. bye.

Tuesday, December 9, 2008

bunebe

aman tanriiaaam! eve geldim!

geldin de ne buldun ceyde?

anlatiyim..

ucaga binene kadar 'aglama ceyda, aglama ceyda.' ceyda tutsun kendini.. tabi. atsin icine her biseyleri.. 2 senelik ortami, negzel sevgiliyi, arkadaslari, is yerini, allahin zencilerini, delilerini oralarda birakip gelsin.. kolay zannediyosun sen. ama tuttu. oole bikac yasla kurtardi.. bogazina bisiler dugumlendi yine de..

yolculuk bitmek bilmedi.. turk hava yollari da cok dandikti zaten. lufthansa gibi oole guzel yemek vermediler, kraker bile dagitmadilar.. ucagin tam ortasinda oturuyodu ceyde ama ona gelene kadar tavuk bitmis. nasil olur anlamadi.. bi paket findikla kandirmaya calistilar bi de.. ama kaptan hizliymis. yarim saat once indi ucak, ilginctir.. 

elinde tek basina kaldirmanin imkansiz oldugu iki valiz, bir tane nefes kesip bas agritan hayvani sirt cantasi. diger yandan da omza asilmis kamera cantasinin uzerine soyle bi tutturulmus, her an dusme tehlikesi olan mont.. kapidan bekleme yerine dogru cikarken sonradan kardesi oldugunu anladigi uzun boylu bi kiz goz yaslari icinde gelip sarildi ceydeye. 'bi durun ya, sunlari alsaydiniz elimden.' almadilar. annesi de babasi da ayni sekilde gelip sarildilar.. arabayla hemen bi bursa yolculugu..

anane evine gitmeden once kardesin o gun ablasini gorebilmek ugruna astigi kimya sinavinin telafi gerekceleri mudur yardimcilarina iletildi, olmadi gidilip saglik ocagindan rapor alindi. bel agrisindan gidememis meger kardes sinava..

ananede en sevilen yemekleri yedi; bamya basta olmak uzre eriste ve kizartma.. 

neyse.. gecti bikac gun. ama ceyde kendini hala uzayli gibi hissediyo. --bi tavsiyesi olan? oeh-- yolda carpinca pardon demeyen insanlar, okuz gibi bakan insanlar, deli gibi araba kullanan insanlar.. anlamadigi bussuru sey var daha. bu insanlar burda nasil yasiyo dicek ama cekiniyo.. burda yasayanlara ayip..

gunleri karistiriyo hala, saatler de bi garip. saat hesaplama seysi artik tersine dondu. 7 ekliyoken cikariyo simdi.. 

'yaza kadar dayanirmisim.' diye de dusunuyo bazen.. ama aile icin yapilir di mi? dayanamazmis annesi..

cok korkuyo hala. deli gibi.. aklina geldikce.. bi sorun da yok ama ya okul onun basvurusunu reddederse diye.. tabi her zaman ikinci bi plan vardir ama bu defa olmasin ikinci plana ihtiyac.. tamam mi? burda kalmasin, gitsin uzaklara. nasil olsa gelir yine..

neyse.. geldigi 5 gun oldu. ama o bogazindaki dugum hala gitmedi.

sevgilisini de ozledi...

Friday, November 21, 2008

sonunda!

sen hayal et 2 sene boyunca.. en guzelinden olsun benimki diye..

sonra gitsin olsun. en guzelinden olsun hem de. sence.

senin olsun. 

ah caniim. cok saol.

ne demek, gule gule kullan.

adini da koyalim: yuce

Tuesday, October 28, 2008

yalan yanlis

baz iseyl erid ogr uyaz maknek ad aron emli. dim imukr emin?

ya da dogru yasamak?

Friday, October 3, 2008

the end

Friday, September 26, 2008

neresi?

simdi orasi, orasi tamam.

ben oraya gelince orasi burasi olcak, burasi da orasi.

ama ben hep aslinda "orda" olmak isticem.

insanoglu cok acgozlu.

ya da maymun istahli mi deseydim?

evet.

Saturday, September 20, 2008

yap sen bunu

paranoyak mi oldum? sen kimsin ya?

evde oturmayali yillar olmus gibi hissediyorum.

seninle gorusmeyeli de.

ama sen kimsin?

biriyle tanistim son gunlerde. gittigi her yerin adresini falan not aliyo. ne guzel diye dusundum. benim de gittigim cok yer var. ama sanki hic birini hatirlamiyorum diye hic gezmemisim gibi geliyo. ya da soyle; o kadar cok "aa yapalim onu bi gun ya." dedigim oluyo ki, sanki bisi yapmiyomusum, oole bos bos geziyomusum gibi geliyo. listeler yapmaya karar verdim. yanimda zaten kagit kalem tasiyorum. ne var yani cikarip not alsan bisileri? yap sen bunu.

Friday, September 12, 2008

ilk laptop. (kac tane olucaksa..)

yeni bilgisayar aldim kendime gecen haftalarda, dun anca geldi. aslinda yeni dedim ama eskisi hic olmadi. o yuzden "bilgisayar aldim kendime" demek daha uygun olur. hep baskalarininkini kullanip sahiplendigimden midir nedir, sanki bu da benim diilmis gibi geliyo. oolesine kullandigim bisiymis. 

bi de sey derlerdi, kendi kazandigin parayla aldigin seyler daha kiymetli olur. bi sahiplenme duygum yok heralde. ya da emegimin kiymetini mi bilmiyorum ne.. kendi paramla aldigim her sey sanki babamin parasiyla almisim gibi.. fazladan bi degeri yok benim icin. ama sey, hediyelerin bi onemi var, evet. o farkli bi kategori mi bilmiyorum gerci.. 

farkli sanki..

edit: bozulup, mavi ekran verip duruyodu. turkiye'ye geldigimden beri bi kere bile kapanmadi. hava degisikligi istiyomus meger saf..

Tuesday, September 9, 2008

ailecek hastasiyim...

Friday, August 29, 2008

yeter ama

neymisim?

uzgunmusum, yalnizmisim.

herkes uyuyakalmis.

uyansaniza!

bu saatte uyunur mu?

hem neden boole bi basima birakiyosunuz ki beni?!

Wednesday, August 27, 2008

yine kabus

bi hastanedeki doktorlarken bi hastalik sonucu ortaya cikan hastaneyi terketme programinda bizi unutmuslar, veya hastalar artik sapkinlastigi icin vakitleri olmamis bizi almaya. biz hasta olmusuz, hastalar doktor. yagmur yagiyor, millet oynarken deli gibi, biz kacmaya calisiyoruz. mutlaka biri vardir hastanede derdimizi anlatabilecegimiz diye hastanenin derinliklerine daliyoruz. garip garip sahnelere sahit oluyoruz hande'yle. doktorlarin da hastalar tarafindan canlandirildigi bi derste iki adami mumya gibi sarmalamislar ve duvara yaslamislar. sadece birinin basinda sapka var, sanirim kim oldugu anlasilsin diye. bi beyzbol sopasiyla adamin yuzune vurmaya basliyo doktor rolundeki. ogrenciler olan hastalar da senleniyo, sevincli seslerle eslik ediyolar doktora. hande'yle bana ise bazi doktorlari eglendirme gorevi veriliyo, tek disi biz kalmisiz hastanede. adamlar ustumuze saldiriyo, ders tam zamaninda bitiyo. dugmelerimin koptugunu ve kirildigini goruyorum.. neyse ki hemen koridorun ortasina bi bufe koymuslar. ama sacma sapan seyler satiyolar. ameliyat malzemeleri falan.. dugmeler var ama rengarenk, beyaz kiyafetime uymaz diye almiyorum. ordan uzaklasirken camdan disari bakiyoruz, ve baska bi grup halinde ayrilan gercek doktorlar goruyoruz. cama vuruyoruz, kapidaki gorevli tamam siz de gidin diyo ve kapiyi aciyo. sevinc icinde cikiyoruz. bi doktor geliyo, iyi bi arkadasimiz. elindeki tupten yuzumuze bisiler sikiyo. her yerimiz uyusuyo, sonra bize tekme atiyo. aglamaya basliyorum, ne var sanki bizi de goturseniz diye.. kendimden geciyorum. baska bi grup erkek doktor geliyo. ama bizim sozde doktorlar onlara gorunmemek icin kaciyolar bikac dakika. sonra kendilerini gosterdikleinde o gelenlerin de aslinda tamamen oyuncu olduklarini anliyoruz. tekrar yakalaniyoruz, yerde yatiyorum, biri yuzume egiliyo. tam vurucakken gozlerimi kapatiyorum. tekrar actigimda saat sanki cok gec. bakiyorum 9:23. telefonum kapanmis, alarmim calmamis. hazirlanmadan once bilgisayarin basina gecip bunlari yaziyorum.

Tuesday, August 26, 2008

kabuslar

ruyamda 4 kisi geliyo restorana, ama yemek onlardan once gelmis masaya. omido sashimi. pek suslu, pek guzel. ama bi bakiyorum tam tepesinde sac var. eyvah diyorum, musteriler de tam oturuyo, onlar gormeden nasil alicaz? tabagi alip goturup arkada halletsem, geri getirsem anlarlar. olmaz oyle.. sonra bi bakiyorum iki ikisi 4 kisilik o masanin sadece bi tarafina oturmus, arturo'yla nicolas da karsisina gecmis. baliklari tek tek elleriyle duzeltiyolar. ya napiyosunuz diyemiyorum da. yere dusuruyolar bikac parcayi, soyle bi silkeleyip geri koyuyolar tabaga. yapmayin diyorum, guluyolar her zamanki hinzir cocuklar gibi... cok sinirleniyorum..

ikinci ruyamda bi bakiyorum bizim banyoya kedi girmis. yavru, siyah beyaz bisi. cok sevimli. mavi gozleri var. kacicak gibi bakiyo, banyonun kapisini kapatiyorum kacmasin diye, hem ev arkadasima da gosteriyim, kim bilmiyorum.. yakaliyorum kediyi sonra, aliyorum kucaama. tirmiklamaya calisiyo yuzumu falan. abidik gubidik seviyorum. (bu abidik gubidik burda kullaniliyo muydu? yoksa agucuk gugucuk mu dicektim, galiba boyle.) ama kedi manyaklasiyo yavas yavas kollarimi tirmalayip kanatiyo. ev arkadasim geliyo, onun da bi yerlerini kanatiyo. sonra minik bi canavara donusuyo sanki, cok zeki bisi.. bizi yaralamaya basliyo oramizdan buramizdan. engel olamiyoruz. diyorum ki "oldurmemiz lazim, baska care yok. hem biz oldurmezsek gidip baskalarini da yaralar bu." birden boyle dunyayi kurtaricak bi havaya burunuyorum. ama kedi kaciyo. ben valizerimi bi yerde unutuyorum, asansor bozuluyo. korkuyorum. teleferige biniyorum. valizlerimi getiricek olan baska seyleri getiriyo, benimkileri unutuyo. annemin evine gidiyorum, kardesim bana sarilip agliyo, konusmadan, oylece.. o bana sarilip aglarken msn'inde yazilanlari okuyorum, hic hosuma gitmiyo. ne cabuk buyumus bu diyorum. evi su basmis, annem sigarayi birakmis. kedi birini oldurmus..

Friday, August 15, 2008

bi daha.

dun bi okula daha kaydoldum, doymuyorum evet. sonuc su ki; 3 ay daha burdayim. sonrasini bilmiyorum hala. sormayin kardesim ne zaman donceksin diye. alalaa.. hem mutluyum ben burda di mi? 

-evet.

Thursday, August 14, 2008

zit

neden "sogukkanli", "sicakkanli"nin zit anlamlisi diil?

Thursday, August 7, 2008

korkuyorum.

bu aralar cok korkuyorum. 

pazartesi basim donmeye basladi mesela, ertesi gun gecmeyince cok yakin zamanda okudugum beyin cerrahisinin anilari geldi aklima, doktora gitmeye korktum. burda hasta olmaktan korktum, annemin uzulmesinden korktum. oyle ki anneme soylemedim bile, o benden daha cok panik yapar cunku. evet abartiyorum. ama saklamiyorum.

sali gunu basim dondugu icin koleje gidip kaydimi tamamlayamadim, ya iyilestigimde cok gec olursa diye korktum.

carsamba gunu, yani dun, iyilesip koleje gittim. lise diploman lazim dediler. once annemlerin simdi nerde oldugu hakkinda hic bi fikrimin olmadigi eski belgelerimin arasindan universiteye kayit olurmadan once kopyasini cikardigim diplomayi bulup bana mail atmalari gerekiyodu, sonra ben onu bi dansimanlik sirketine vericektim falan.. bu surec cok uzun surucekmis gibi geldi, islemleri yetistiremicem diye korktum.

simdi lise diplomam ingilizceye cevrildi. birazdan cikip koleje gidicem. kaydimi tamamliyamicaamdan korkuyorum. arda kalan iki hafta surede bii dil okulu mu bulmali, yoksa basip gitmeli mi buralardan?

cok sevdigim biri "bazi seyler icin ugrasmaya deger, her firsat iki kere gecmiyo eline." dedi. 

ama dun kolejin bahcesinde her seyden vazgecmis bi sekilde aglarken oyle dusunmedim. gidesim geldi. birilerinin yanimda olmasina ihtiyacim vardi. ben itmesem belki yaklasicaklar ama.. neden boyle yapiyorum bilmiyorum. niye korktugumu bile bilmiyorum.

bu kadar.

Sunday, August 3, 2008

masal

gecenin 1i...

-hadi bisi anlat.

+ben kardesime kucukken masal anlatirdim, uyumadan once. cok hosuna giderdi. ama genelde uydururdum bisiler. en cok da tavsanli olani severdi.

-evvel zaman icinde, kabur saman icinde.. bir varmis bir yokmus..

+yok oyle diil, uzun versiyonuyla baslayinca daha cok hosuna giderdi. soyle: evvel zaman icinde, kalbur saman icinde. develer tellal iken, pireler berber iken. ben anamin besigini tingir mingir sallar iken. anam dustu besikten, babam dustu esikten..

-burayi simdi uydurdun.

+yok yok vardi boole bisiler. ama tam hatirlayamiyorum simdi. neyse, bir varmis, bir yokmus. bi tane tavsan varmis. kurku bembeyaz ve yumusacikmis, gozleri kahverengiymis. hmm.. nasildi unuttum gerisini.. ... uyduralim hemen..  bi arkadasi varmis bunun.. zurafa, evet. 

-zurafa mi? tavsanla zurafa..

+evet zurafa. begenemedin mi? bu zurafa tavsani kafasinin ustune koyup agacin tepesindeki guzel yapraklari yedirirmis ona.

-tavsan yaprak yemez ki.

+masal bu, sus sen. 

-hem zurafalar savannalarda falan yasarlar. ordaki tavsanlar beyaz olmaz. kahverengi olur.

+ben masal anlatiyorum, sen isin icine cografyayi falan katiyosun, dinle sadece. sonraa... dur bulcam. gergedan geliyomus. 

-neden?

+arkadas olmak istiyomus onlarla.

-onun arkadaslari yok muymus?

+yokmus. sisko diye aralarina almamislar.

-sonra gergedan zurafaya boynuz atip onu yaralamis.

+oha. biz masal diyoruz. sen yaralamis falan diyosun. kan olmaz masallarda.

-o da zaten boynuz falan gecirmemis. kapali yara bu, soyle bi vurmus.

+off ben cocuklar icin masal seyetmeye calisiyorum burda, sen nerdeyse kuresel isinmayi bile sokucaksin masalin icine.. tamam hadi gec oldu, uyu sen. 

-tatli ruyalar.

+ (: sana da.

Tuesday, July 29, 2008

missing him.

koleje kayit isleri icin gerekli olan ve uzun suredir beklenen belge geldi. hemen telefona sarildim haberdar etmek icin. tesekkur ettim.

sonra aklima bisi geldi, babamin el yazisini cok ozlemistim. kargo paketinin uzerine baktim, ama yazi baskasinindi. minicik bi hayal kirikligi.. sonra belki de paketin icinde bisi vardir diye kenara firlattigim zarfa dogru ilerledim. hani boyle sey olur ya, hem umut vardir icinde "ya olursa?" diye, ama bi yandan da biliyosundur icten ice bisi olmadigini.. oyle.. minicik bi kagit gozume carpti. soyle diyodu:

"optum, 
baban."

bugun, o cok ozlenen el yazisinin yaninda bi de opucuk geldi cok uzaklardan. pek yakinlardan da 2 damla gozyasi..

Friday, July 25, 2008

s.uz.acma.un

ben, dedi, kendimi pek severim. bak bu biyiklarin altindaki agzi goruyo musun.. neler dedi bu. ama sen hic birini duymadin. bu yuzden bana hayran olmamani simdilik hos gorebilirim. ileriki gunlerde bunyende olusacak degisiklikleri simdiden gozden gecirsek iyi olucak. mesela kendini hep mutlu hissediceksin, her an beni ve biyiklarimi dusunuceksin. sen ki biyiktan nefret eden bi insansin ama yine de benimkiler icin ayri dusunceler ediniceksin. bunlar emir diil yanlis anlama. sadece simdiden haber veriyorum ki "noluyo bana?" ya da "nerdeyim ben?" deme sonradan diye.. mesela parkta cimenlerde uzanirken kuslarin sesleri bi sekilde seni alicak, uzak diyarlara...

ay.. sacmalamaya mi basladi ne? bu koku ne? dondum, baktim. kokan kisi tanidik diildi. hatirladim kokuyu nerden tanidigimi. eski gunleri hatirladim. ne cok guldum. ne cok agladim. lise yillari ne berbatti. o dugunde giydigim yesil takim ne cirkindi, saclarim kisacikti. oylum ne salakti. kendini bisi zannederdi. ben hic kendimi bisi zannetmedim. ben hep kendimi kendim diye bilirdim, kendimin de bi bok olmadigini bilirdim. o zaman icin. simdi bisi oldum mu bilmiyorum ama yine de kendimi bisi sanmiyorum. seviyorum ama. bi bok olmasam da.. 

dedigim gibi al sen su karti, cep numaram arkada yaziyo, ev numaram onde. feysbukum da var bak. modaya da ayak uydururum. oole geri kafali falan sanma biyiklarim var diye. arada bi alaka oldugunu da sanma, ben sadece genellemeleri ortadan kaldirmak icin soyluyorum bunu arada bi.. ay simdi eve gitmem lazim. mac baslicak. kacirirsam olmaz. taksii!! arabayi almadim bugun. cumartesi gunleri cok trafik oluyur biliyur musun? eyvallah..

HII, selametle.. artik dolasmanin bi anlami yok. hayatimin erkekiyle de tanistim, iyi oldu. alalaa.. neyse. 50ye yuriyim bari. E trenine atladim mi klimaya da kavustum demektir.. bu magaza yeni acilmis galiba, ya da ben uzun suredir buralara gelmedim. .. istasyona da klima takmalari lazim bence. bi tek 63tekinde var, kirmizi istasyonda. aa 63. evet. kitabimi okusam mi, yoksa muzik mi dinlesem. neyse trene biniyim, ole.. .. insanlarin yuzlerine bakmicam diye oyle kasiyorum ki, bazen birisinin suratina dalmis bi sekilde yakaliyorum kendimi. ay.. yere bak. benim ayaklarim oyle bakimsiz olsa hayatta parmakarasiterlik giymezdim. bu insanlar neden giyinmesini bilmiyolar kuzum? su bluza bak, bi de su sorta.. uff local miymis bu.. burda neden durdu ki.. bu kadin ne baariyo? "come back here! come back you shit! fuck!" kapilar kapandi, kadin icerde, adam disarda kaldi. iyi bari bi ben bakmiyorum, herkes bakiyo. kadin bize dogru geliyo. baariyo bi asyali adama. "who the hell is that? who the hell are you hanging out with? why are you follwoing me? who the fuck is that?" daha ne kadar ayni seyleri tekrarlicak bu? asyali adamda doktor kiyafeti var, akilli bi seye benziyo. kadina bak bi de. siyah pantolon, botlar, siyah mont, bere, ustune kapson. kafayi mi usutmus de bu boyle giyinmis.. hala ayni sorulari soruyo. adam da "manyak mi bu?" der gibi bana ve yanimdakilere bakiyo. guluyo hafiften olaya bi hava katmak icin sanirim. oha! kadin tekme atti adama. adam ayaklandi. agzini sanki fuck dicekmis gibi bi sekle soktu. kadin ayni sorulari sormaya devam ediyo? "why are you following me?" geri cekilmeye basliyo.. "you are following me and everybody in this train is aware of that." geriledi, yerine oturdu kapsonunu daha da one dusurup. doktor kilikli adam da basini one egmis oole duruyo. bi sonraki istasyon.. herkeste bi gerginlik var sanki, kimse belli etmese de. neyse ki adam iniyo.. kitabimi okiyim bari.. ne cabuk geciyo zaman oyle.

metroda bi gerilim oluyo hep, oturucak yerler doluysa ve ayakta bikac kisi varsa. kim kalkicak bi dahaki durakta? bana daha yakin olucak mi? adam yanimdan gecerken onumu kapadigi icin o yer bana yakin olmasina ragmen baskasi mi kapicak? bu gerilim sen koltuga kicini gosterene kadar devam ediyo. oh diyosun, dunya varmis. hele benim gibi 10 saatten fazla calistiysan.. ayakta...oturamazsan da oturana cemkirik bi bakis atiyosun o gormeden. bi dahaki firsati beklemeye koyuluyosun..

aciktim. 

optum.

Tuesday, July 22, 2008

bizden bahsediyo. bak simdi...

alisverise gittik gecen gun. gay arkadasin telefonu caldi, acti..

hey there! what's up?
....
good, shopping with girls.
....
no, no. these are real girls, girls with boobs. 

Friday, July 18, 2008

yaz, kum, gunes, sahil...

sevgili kenny,

yarin, biraz gec olsa da, yaz sezonunu acmak uzere new jersey sahillerine gidiyoruz arkadaslarla birlikte.. muhtemelen manasquan. cok heyecanli..

sana ordan kart atarim.

sevgilerimle.

Wednesday, June 25, 2008

deger

ne bekliyosun?

bazi seyleri zamaninda yapmayan insanlar vardir ya hani, sinir oluyorum onlara. (evet, sozum sana.) 

ay yeni canta aldim sekerim.. e nerde? ay oole hemen kullanamam ben.. HII, merasim bekliosun. oldu.. hadi gorusuruz..

ay bu kazak var yaa, bilmemkimin hediyesi dogumgunum icin.. e ben hic gormedim bunu giydigini.. eoo sey.. daha guzel bi gunde giyerim diye dusundum.. hangisiymis daha guzel bi gun? yani kotumserlik olmasin ama diger gunlerin bundan daha iyi olucaani nerden biliyosun? evet, esen kal sen..

bunun gibi seyler.. neden sakliyosun? erteliyosun.. 

sacma bi mail dolanirdi ortalikta bi ara. iste kadin yeni aldigi camasirini giyemeden olmus mu ne.. ozel anlar icin bekleme, bik bik bik.. sacma diyorum cunku forward mail firtinasinin bi parcasiydi bu. neyse.. 

diyecegim o ki bisi icin bekleyen insanlari sevmiyorum. yani aldigim bi elbiseyi hemen giyerim mesela.. giymeden eskiticeeme giyip eskitirim. mantikli di mi? oeh..

zaman kaybetme. deger.

Sunday, June 22, 2008

basla! (start!?)

uyan. valiz hazirlansin. 

hazirlandi. simdi de sen hazirlan, cicilerini giy.

tamam. havaalanina gidin simdi.

geldik. 

aglama sakin, gozune bisi kacsin.

el salla, gitti.

(tek basima) kaldim.

aglamadim, gozume bisi kacti.

bekle simdi. sayma ama.

sadece bekle.

3 hafta.

basla!

Friday, June 13, 2008

evlenmek gerek?

anneyle msn'de suregelen bi muhabbetin (beni) dumur eden bi kismini paylasmak isterim:

- napiyosun?
+ hic iste, kolej molej bakiyorum, calisiyorum falan da filan...
- hıı. kac sene okucaksin peki simdi sen? 4 mu?
+ yok anne, krediye bagli burda. iki sene de olur, uc de..
- e kartlican o zamana kadar sen!
+ honk? nasi yani? ne acelem var ki?
- aaa, ben evlen istiyorum artik, cocuk sevmek istiyorum.
+ @#$%?? of anne ya.. 
- bak millet evlenmis, sen evde kaldin. hadi sen de evlen artik..
+ e anne daha bikbik yasindayim..
- mesun olduktan sonra bongbong yasinda olcan ama..
+ olsun bak kuzenim anca dogurdu. evde falan kalmadim hem ben..

falan...

sonra nil'den dinliyoruz:

anne benim kosmam gereegk,
istemiyorum pilav yapmaagk.
sana bir de torun gereegk,
istemiyorum cocuk bakmaagk...

bu kadar?

hıı.

Thursday, May 29, 2008

bak, ben.

ay aman, daha neler! seyler.. gezmeler, tozmalar, deli gibi calismalar. evet oncelikle bu konuya deginmek istiyorum; son 2 haftadir deli gibi calisiyorum.. dun restorani ben kapadim mesela, bildigin anahtarla. gecenin 12sinde. eve 1de geldim. sonra sabah kalk 9da derse git -ki bunun icin 7bucuk gibi kalkiyorum-. sonra oglen yine ise falan, gerisini biliyosun.. susmam ama. konusurum, konustum. dedim cuma ve pazartesi tatil ilan ettim, ok? ok dedi charlie. nerelere gideyim, nasil edeyim. sen aklimi tut yaaarabbi. sarki var di mi boole? yamulmuyosam, evet. paragraf basi.

ikinci konu gezmeler.. bu uzun bi konu, cunku 4 gun surcek. ama simdilik sadece ozet verebiliyorum. nedir? cuma, cumartesi atlantic city. casinolar, alisveris yerleri, uzuuuun bi boardwalk'u var bilindigi uzre. bi de akvaryum mu varmis neymis, kismet.. sonraa.. ev. 1 gece dinlence, ardindan jones beach'te guneslenirken dinlenmece. long island'daymis, guzelmis. okyanus soguktur gerci ama.. olsun, deniyelim. son olarak da (en sevdigim kisim yalniz burasi, dikkaaat!) six flaaags! nerden bildin? evet. feylo'yu da alicaz yanimiza. kutu kolalarimiz da var, indirim yaziyo ustlerinde kocaman. negzel olcak yine. her bi seye binicez. gercekten bak. bitti gezmeler.

baskaaa... merak ettigin icin soyluyorum, kurabiye yiyorum. afiyet olsun, saol. chocolate chip. yok ben yapmadim, aldim bu sefer.. Hıı..

Tuesday, May 13, 2008

bunu ben yazmadim

tombik tombik terliklerim olsun, ayaklarim onlarin icinde huzura ersin. Papatyalarim olsun ama kirmizi olsun ortlari, bir de  kucuk bir balik olsun adi da kimilcan olsun. Usudugumde kimilcana soylesem, o da bana ogutler verse, peki ya o balik diye hafife almadan ogutlerini dinleyebilir miyim? Ortmenim canim benim canim benim!?!

siidii calar

parmakliklarin arasindan gokyuzune bakmaya calisti kafasini kaldirip. onundeki duvarlar cok yuksek oldugundan hucresi bile aydinlanmiyordu. yine de denedi, bir ihtimal. 2 gundur agzina yemek koymamisti. bulundugu ortama alismasi zaten zaman alicakti ki burda daha ne kadar kalacagini bile bilmiyordu. kokunun da farkinda olmamaya baslamisti. nerden geldigini hala anlamadigi garip sesler.. oeh dedi ne bu boyle. yeter bu kadar oyun. cikti siyrildi kabugundan, kafasindaki kaski cikardi. paletlerini giyip denize atladi. baliklarla dans etti. mutlu bi hayat yasadi. evlendi. 3 denizkizi dogurdu. oyle buyurdu tayyip. burasi Turkiye'ydi.

Monday, May 12, 2008

cekirdek

kusmek istemedim ama o zorladi. konusamaya vaktimiz bile yok, baksana dedi. neden olmasin ki konusmaya vaktimiz? kase kase cerezimiz bile vardi oysa bahcelerde otururken. citlatirdik cekirdekleri, dudaklarimiz yanardi sonra. o zaman vaktimiz varsa simdi de olmali bence. bu kadar uzaklik mani olmamali. karsilikli meyve yiyemez miyiz simdi? internet diye bisi varmis, cok yararli bisimis dedim. hallederiz uzakligi dedim bi de. ama inanmadi. oyle sey mi olurmus canim dedi. canim dedi. peki dedim, kuselim o zaman. ama kavga etmiyelim olmaz mi, dedim. olmaz dedi. sen o yedigimiz cekirdeklerin icinden cikan taslari benim kaseme koyardin, biliyorum, seninkinden neden hic tas cikmadigina aklim ermezdi o zamanlar, dedi. illa kavga edicez yani dedim. peki. ben koyardim o zaman dedim. sirf kavga edebilmek icin. ettik, kusmedik ama. baristik sonunda. interneti kullanmaya karar verdi. sevindirdi. bana bi kart verdi gitmeden. sey yaziyodu: "blogunda sakin benden bahsetme, bi de cekirdekleri yalniz yeme."

Sunday, April 27, 2008

simdi.



ay cok heyecanliyim kenny! duman'in konseri bu aksam. boole bi ciglik atasim, sevincten bisiler yapasim, hoplayasim, ziplayasim, deli gibi yemek yiyesim falan var.. 

aksam olsun.

Wednesday, April 23, 2008

fermanim var.

duyduk diyebilirsiniz ama duymadik demeyin bence.. bi fermanim var. kagidi aciyorum boole, sari renkli kagit, garip sekilli bi ahsap (ama pek gosterissiz) sopanin (evet, sopa) cevresine sarilmis mi ne.. neyse, aciyorum.. diyo ki:

son zamanlarda herkes sorup duruyo "ne zaman donuyosun?" diye. yaptigimiz arastirmalar sonucu bu sorunun ceyde'ye sorulmasi sakincali bulunmus ve alinan karar sonucu da bu ifadeyi iceren butun soru cumleleri yasaklanmistir. soranlara kafa atilicaktir. sormayanlara madalya takilacaktir. duymadik biz hic diyenlere de inanilmicak, bu insanlar her halukarda terslenicektir.

o kadar, sinirlendirmeyin beni ulen!

besinci (sayiyla 5.) ceyde.

Thursday, April 10, 2008

let's go mets!

hello kenny.
bugun new york mets - philadelphia phillies beyzbol macina gittim, with my class-mates. hayatimda ilk defa beyzbol macina gitmis oldum naturally.. macin sonlarina dogru oyunun kurallarini anlamaya baslamis olmama ragmen very very much eglendim. bi tane towel (oeh!) verdiler girerken, salladik onu. boole gorsen tribunler (ne deniyodu onlara? tribun di mi?) civil civil oldu. mets'i alkisladik, phillies'i yuhaaaaladik. baardik, caardik, tezahurat (di mi? allam ne cok bilmedigim kelime var) yaptik.. lafin kisasi sudur ki; cok acayip harikulade bi sekilde eglendik..




bi tane daha..




bele...

Monday, April 7, 2008

nisan gelmis...

bugun hunkar begendi yaptim, cok guzel oldu. elime saglik, afiyet olsun. saol. ozlemisim. hesaplamadim ama sanirim 4 ay olmus yemiyeli.. bi de seyi yemiyeli 4 ay mi ne olmus. egg bagel. yok burda. gozunu sevip sevmedigimi anlamadigim new jersey'sinde vardi bussuru. amma yerdim. hey gidi gunler. ama yok simdi burda. bulana 3 dolar odul var. hadi olmadi, egg everything bagel bulana 4 dolar. bonkorlugum tuttu..

sinav haftasi. deli gibi, sabahlara kadar, hic durmadan calisiyorum demicem. cunku yok oyle bisi. bi tek bu gece calisicam, o da sirf son 3 haftadir dersleri savsakladigimdan.. yoksa bilirdim kelimeleri falan. di mi? evet, bilirdim.

beyzbol macina gidicektik biz kenny. (sana soylemeyi unuttum, bundan sonra senin adin kenny. alis buna.) ama bizim Christina dedi ki persembe gecesi calis, sana cok ihtiyacim var, aman da bilmemne de.. ay iyi dedim, ben bi ajandama bakiyim.. hocalara da tembih ettim, persembe kimse sinav yapmicak. Christina'nin bana ihtiyaci var bea! dedim. "bea!" diyince ben hepsi boole bi sus, bi pus. gorsen.. anlamadilar. olsun. yine de soz verdiler. neyse, once de dedigim gibi, beyzbol macina gidicektik biz kenny. ama senin bedduan mi tutmustur nedir.. calisicam o gece. biletleri de aldik ama olsun.. (duman biletlerini de hala almadim bu arada.)

evde ekmek yapimi seylerine giristim, aktivitelerine. bugunku ekmegimiz zeytinli, kekikli ve soganliydi. (henuz yemedik gerci.) 2 gun onceden kalmayan ekmegimiz de cevizliydi. hemen bitti, pek guzeldi.

havalar isindi, amanin piknige gidelim dediler. topumuzu alip dusucez yollara... bu da son gelisme.

son olarak son gunlerde son derece sevdigim ve son kez soylemeyi umdugum bi sarkiyi sizinle paylasmak istiyorum. Hasan'dan geliyor: ken lee

Wednesday, March 26, 2008

bir ay(lar) sonra.. biray? bira.

ay aman of... ne? yok bisi. gercekten. yok bisi. ne bakiyosun?

sevindirik oldugum bi konuyu seninle de paylasmak isterim o zaman, madem bakiyosun. duman geliyo! evet. konsere. new york'a. nisan 27de. ay allam bu kadar sen hayal kur, gercek olsun di mi? sus! olsun. ek olarak ve son olarak diyim, en cok onun gelmesini istiyodum. oh oh.. aferin.

bi de bi siir gibi bisi gordum bugun metroda eve gelirken. aslinda barnes and noble'in reklamiymis. yaziverelim:

"if there is something to desire,
there will be something to regret.
if there is something to regret,
there will be something to recall.
if there is something to recall,
there was nothing to regret.
if there was nothing to regret,
there was nothing to desire."

bi de bira seemem ben. votkaya evet. ruslara hayir. cok guzel ingilizce konusuyo terbiyesizler...

Wednesday, March 5, 2008

meraba

"sihhatler olsun"u, "saatler olsun" sanan tek insan diilmisim su yer yuzunde.

ben bugun bunu gordum..

ok. bye.

Thursday, February 28, 2008

yirmiyedisubatikibinsekiz

siradan bi aksam.. bilgisayarda ders calisilirken ceyde de oole ekrana bakmaktadir yandan yandan.. sikilinca eline kagit kalem alir, yazmaya baslar..

aa ne guzel. sessizlik, kalem sesleri sadece, arkadan the shins muzigi.. kayboldu simdi. teknik kisim mi bu? teknik kisim. ne yaziyosun, not mu aliyosun? ... baska sarki basladi, "if only there was time.." diye. sessizlik. thirteen senses bu calan, contact. ne yaziyosun? sanane! ben sana boyle mi cevap veiyorum, cik cik cik.. ceyda guler. external connections kismini okuyor simdi. plugs, ports falan. bakmaya calisiyo. ya bakmasana. bakicam. hahahaa gordum ne yazdigini. neymis? plugs, ports, connections.. hmm.. Jaaack! Jack. bunlari zaten biliyosun sen.. adlarini bilmiyodum.. hmm.. USB A coonector, USB B connector'mis. bak bunlarin adlarini bilmiyodum. USB A plugs go upstream to USB A parts on the host or hub. (burayi cok pis atmis olabilirim.) cell phone mu bu? walkman bu. cell phone o. sony ericsson iste. walkman yaziyo ama. walkman ozelligi oldugu icin. hmm. yaz canim, not al benim icin. hot-swappable: bilgisayar acikken cikarip takilabilen zimbirtilara hot-swappable zimbirtilari denir. parantez icinde USB firewire. .. parantez icinde neden yaziyosun? kagidim bitti. (dosyayi gostererek..) bak bunun altinda bussuru kagit var. .. ne bakiyosun? ne gordun? (guldu) yaz yaz hehee.. (uyuzluk yapiyo. ama yilmicam) hala giris kisminda misin? HII .. onu ben de biliyorum, keyboard'mus. call someone basladi. icimden; the bigger you are, the harder you fall.. hmm... ne? $u. noolmus ona? bilmiyodum bak bunu. HDMIlar hem sesi, hem goruntuyu ayni anda tasiyabiliyolarmis.. hmm.. bunun da ne oldugunu bilmiyodum. ceyda not almak icin sayfaya bakana kadar sayfa degisir.. hep ayni el. kac tane el istiyosun canim? daha guzel bi el kullanabilirlermis.. hikk, burun cekme efekti x2. ne zaman uyucaksin? su bitsin ondan sonra.. ne zaman biticek? ne zaman biterse. bana boole belirsiz konusma. neden? olmaz oyle. bu bolum bitince mi? evet. hiyaaaahh, esneme seysi. HII SATA and PATA. SATA"nin bu kadar kisa mi kablosu varmis... 1 a, 2.. pliers ne, cimbiz mi? b. yazdin mi? yazmiyosun.. yazdim. 3 c, yazdin mi? HII 4 d, 5 c ve d, 6 a, 7 d ve b, 8 c, 9 c, 10 d. bakalim.. 1 c. aaa tabi ya olmaz boyle sey. gerisi dogru. cok boktan oldu ya. en kolay soruyu yanitlayamadim. cus! neyse, bugunluk bu kadar. is bakiyim azcik da.. sonra kapatirim. oyunun zip dosyasini siliyorum. silinmiyo o. silindi iste. hmm.. burda kopukluk oluyo, yazamiyorum.. sus be! dogru konus lan benimle! doverim bak! hadi be. bak doverim. ucumu bitirme bak, o uclardan bulunmuyo artik. is mi bu hem, is baksana sen. bakicam bi dakika. hehehee yaz sen yaz..

bu kadar yazabildim, koptu kollarim..

(bkz: bu da boyle bir animdir)

Monday, February 25, 2008

gozlerin konussun.

bir kek yapmisim, yemen lazimdi. bitti ama. havuclu, uzumlu, cevizli falan, karmakarisik bisi. bize gelirsen bi gun oturmaya, yaparim yine. gun oturmasi derler ya, ondan. ama aksam oturmasina da gelirsen kapidan cevirmem seni. cay icmeye gelmek vardir bi de, kahve de olur. ikisini de cok guzel yaparim. ama kahveye gelirsen kek yapmam. bunun iki nedeni var. birincisi, ben kahve seemem, senin oole tek basina icmene razi olamam. ikincisi kahvenin yaninda o kek iyi gitmez, cayla guzel o. yemege de gelebilirsin bak, bu da simdi aklima geldi. yemekten sonra yeriz keki de.. kahvaltiya gelme. uyucam yarin.

mutluluk corbasi yaptim bi de dun, tam hasta olmaya basladigimi hissetmeden 1-2 saat once. onu da guzel yaparim. yemege gelirsen eger bi tasla iki kus vurmus olursun bence.. bunu istedigini ben de biliyorum. obur..

Thursday, February 21, 2008

on the radio

this is how it works
it feels a little worse
and when we drove our hearse
right through that screaming crowd
while laughing up a storm
until we were just bone
until it got so warm
that none of us could sleep

then all the styrofoam
began to melt away
we tried to find some worms
to aid in the decay
but none of them were home
inside their catacomb
a million ancient bees
began to sting our knees

while we were on our knees
praying that disease
would leave the ones we love
and never come again
and on the radio
we heard november rain
the solo's really long
but it's a pretty song
we listened to it twice
cause the dj was asleep

this is how it works
you're young until you're not
you love until you don't
you try until you can't
you laugh until you cry
you cry until you laugh
and everyone must breathe
until their dying breath


this is how it works
you peer inside yourself
you take the things you like
and try to love the things you took

and then you take that love you made
and stick it into some--
someone else's heart
pumping someone else's blood

and walking arm in arm
you hope it don't get harmed
but even if it does
you'll just do it all again
on the radio
you hear november rain
that solo's awful long
but it's a nice refrain
you listen to it twice
cause the dj is asleep
on the radio...

(regina spector)

Thursday, February 7, 2008

(parantez)

"cunku mesela zaten yemek tuzluyken neden tuz koyasin ki?" dedi. (bana bak) nutellaya buladim hem ben umutlarimi, 'olsun'larimi. afiyetle yedim. hic timsahlari da yargilamadim aniden saldirirlar diye. sen onlari zamaninda beslesen neden saldirsinlar ki? bi de neden kofteler kizarirken yag catir cutur ses cikariyo? biri bana bunun cevabini versin. sey diye mi? yag kiziyo ya hani, yemek verelim ona diye. ama kofte istemiyo. ondan mi cok kiziyo? hep tuzlu yiyo diye belki de. kek versen susar belki, kim bilir. peki bi sor bakalim.. bisi daha vardi, unuttum.

ustum basim hayal kirikligi bu aralar. (bununla ilgili bi sarki mi vardi, neydi?) o kadar aciktim ki umutlarimin hepsini yedim. dedim bunu evet. ('ikinci baski' derlerdi ben cocukken) ne yaparsam yapiyim yemeklerimin hic biri anneminkiler gibi olmuyo. yemek tariflerinin hepsi yalan zaten.

bi de dusuncelerim koreliyo, kelimelerim kuculuyo. ('artik' ya da 'bu aralar'. hangisi daha iyi?)

aklim basima geldi
keyfime kaciran neydi
bilmem ne kadar gecti
umrumda degil simdi
(pilli bebek)

kendine gel. (tamam)

Tuesday, January 29, 2008

fwd: mutlaka deneyin, sasirtici ama gercek!..

haliyi cektim. dustu. ne cekiyosun be dedi. ben ne biliyim, boceksin sen. dusmezsin sandim, cektim. korkudan sirf. sen ustune terligimle bi tane patlatmadigima dua et. sonra sifonu ustune cekmedigime de sevinebilirsin istersen. caniyim ben. katil olcaktim zaten. satanist falan da diyolar arada. hepsi icten geliyo bunlarin.. neyse. bocek ne bocegiydi? hamam bocegi bence. karafatma falan olamaz, bu evde fatmalara yer yok... ama esin'ler her zaman gelebilir, eda'lar da.. sonraa erenler. bi de pinarlarla cengizler.. gerisi icin arayin: 347 809 XXXX yeni telefon numaram bu da. 2 hafta once aldim. bu yazilari kopi peyst seysiyle mailine ativer, 1300 kisiye forwardla. o sondaki rakamlari dehset bi bicimde gorebilceksin, sasircaksin. dene bak.. yapmazsan sey olcak.. rober hatemoyla evlenceksin. dugun masraflari bizden. valla bak.

x


iste bunu 10yuzmilyonkere yirim.

F1

unuttum soylemeyi..
gecen carsamba mi ne.. 
vizem geldi benim. 
F1 vizeli oldum. 
negzel de oldum..
darisi green card'a..
kismet tabi.

Friday, January 25, 2008

gecsin..

buyuyorum, buyuyosun, buyuyolar...

en cok da kardesimin buyumesine bozuluyorum. bikac sene oncesine kadar da bozulurdum, hep kucuk kalsin isterdim, boyle mincikliyim falan.. ama simdi cok daha farkli.. barlara, koserlere gidiyomus. bak sen! ablasiz gidilir mi hic? onceden arkadaslarimla disari ciktigimda "ben de gelicem!" diye tuttururdu.. rolleri degisme vaktimiz yavas yavas geliyo sanki.. yakinda ben ona dicem, beni de gotur yaninda diye. ama bu sefer de o istemicek. ben kalicam..

anne-babayi bi kenara birakalim da.. kardesinin seninle gurur duymasi kadar guzel cok az sey vardir.. seni ornek almasi kadar.. "ben de.." diye baslayip cumleye, senin adini kullanmasi.. bazi insanlar annesinden, babasindan falan utaniyolar. neden boyle davraniyolar, anlamiyorum.. ben oyle davranmiyanlari cok seviyorum. evet..

garson olucam ben. bazilari icin bu yasta garsonluk yapilmaz.. bazilarina gore de garsonluk utanilicak bi meslektir.. her ikisine katilanlarin da cumlesi soyle oluyo genelde: "bu yastan sonra garsonluk yapicaana hayatina yon verecek seylere giris." isin bi iyi yani var tabi. bunlarin hic birini bana demiyolar. hep "sen bilirsin"ler, "nasil istersen"ler.. ne guzel. guven seysi di mi bunlar? neyse. sonuc olarak, garson olcam ben. hostess de olabilirim. hani boole hosgeldiniz, kac kisisiniz, masaniz surda, buyrun beni takip edin falan dicem. dicem demesine de.. anasini satiyim deneyim istiyolar, insani sinirlendiriyolar. sen beni ise almadan ben nasil deneyim kazanabilirim ki? hep ayni mantik, ama yanlis..

amma dagittim konuyu. neyse ki bitti... pattadanak.

notumsu: bi de farkettim ki burasi giderek kisisel kokmaya basladi. ceyde ceyde diil.. dedigi(n) gibi: "sen hic boyle diildin onceden..."

Wednesday, January 23, 2008

ogt

cok yakinda (birazdan) yazmaya baslayacagim "oburlugumun gizli tarihi" adli kitabimin 2013 yilindaki imza gununde seni de orda (?) gormekten seref, mutluluk, sevinc, gurur falan duyarim heralde..

elin bos gelme ama.

Monday, January 21, 2008

bune? ondokuzocak

bak ben nerdeyim. nerdeydim biliyo musun? cok uzaklarda. ama bak simdi nerdeyim. olmaz deme. oluyo. hayaller bazen suya dusuyo, bazen dibine kadar geliyo, goremiyosun, bazen de gercek oluyo. inanmasan da.. valla. bak iste nerdeyim. anneni ozlemiyo musun hic diye sorma. o konulara girmeyelim nolursun..

herkes imreniyomus bana. gozlerim doluyo bunlari duydukca. hani cocukken sacma olsa da Ataturk oldu diye kirilan o cocuk kalbi var ya..  ne safmisiz.. tuylerimiz diken diken olurdu hemencecik.. neden oldugunu bilmesek de.. iste onun gibi.. aglamiyorum ama. sadece seviniyorum. ici buruk bi sevinc. daha iyi yerde olabilirdim diye bi sevinc.. ama daha iyi yerde olucam diyen o umut kesiyo, durduruyo yaslari. saol canim benim diyorum sadece. sen benden daha mutlu ol.. icim isiniyo. geri donesim geliyo bi yerlere, zamanlara, insanlara... ama "yapicaksin" diyorum. orda duran duruyo iste.. gidenleri de engellemiyosun ya. oole..
ben neden benim bi seyime sevinmiyorum. ama yine de nasil boole mutlu olabiliyorum. her seyi bi kenara atip yasiyo insan iste. ne ayriliklar, ne kirikliklar, ne kavgalar.. bak hepsi unutuluyo.. kaldi mi simdi bisi? dusununce gozlerini dolduran bi ani var mi? yok. kalmiyo... dedim sana.

Saturday, January 12, 2008

oldu.

bi kirli sepetim olsun.
kek kalibim..
biri bi kedi hediye etsin bana,
sonra baska biri annemle ne zaman istersem konusabilecegim supersonikteknolojik bi oda icat etsin, ama yanimda tasiyabileyim..
saclarim kiriksiz olsun.
16milyon tane eti pufum, 32bin tane eticinim, binonuc paket de cikolata damlacikli cay keyfim olsun. hepsi benim olcak ama, paylasmicam kimseyle..
cep telefonum olsun.
17238 tane Turkce kitabim olsun. evdekileri buraya getirin once, gerisinin listesini yaparim ben..
alt gr tuslu bi laptopum olsun. ü ve ç harflerim de olsun. üç yaziyim arada..
3 tane kulak deligim olsun.
13 tane gunum olsun, istedigimi yapiyim.. istersem parali gun bile yapiyim onlardan kirpip kirpip. kimse darilmasin, gucenmesin..
6 tane yalanim olsun, istedigim zaman soyliyim.. ama soole cuk diye otursun.
bi de en onemlisi.. mor cizmelerim olsun, bagcikli.
tamam mi?

Friday, January 11, 2008

yemekyemek

ceyde says:
baska nooluyo hatirlamiyorum ama.. onemli..
rusu oldurduler tellerin/bloklarin arasindan gecirip, sonra ustunden atladilar
ben korkardim atlamaya

Cengiz says:
(:
mikhail

ceyde says:
evet

Cengiz says:
uyuz adam

ceyde says:
HII
kadini da oldurdu

Cengiz says:
evet
ne konustular acaba o ara

ceyde says:
rusca bisiler konustular orda ama anlamadim
(:
ama bi daa izlicem ben orayi, cozucem.

Cengiz says:
aksama bezelyeli tavuk yaptim yersin dedi bence.

ceyde says:
((:
o da hadi lan bezelyeli tavuktan yemek mi olurmus dedi, vurdu.

Cengiz says:
heheee
evet
hiç sevmezmis bezelyeyi rahmetli

ceyde says:
((:

***

ceyde says:
sanirim gidip nutella alicam.
evet sanirim yapicam bunu
bana engel olmaya kalkma sakin
yicem. engel olamazsin zaten.
hepsni yice
m'yi yedim, pardon. oeh
3765 dilim yicem

Cengiz says:
((:
hehee
taam
ne halin varsa gör diyorum

ceyde says:
((:
oha diyorum ben de sana
gidiyorum.

Cengiz says:
afiyet olsun da diyorum

ceyde says:
ona saol derim bak.

Cengiz says:
oha dediini duymadim
de tabe

ceyde says:
duyma zaten

Cengiz says:
(:

***

Cengiz says:
çorba?

ceyde says:
ne corbasi?
mutluluk corbasi yapabilirim.
domates yapabilirim
mercimek yapamam, yok hic

Cengiz says:
mutlulugun resmini yapabiliyo musun ondan haber ver sen! hayayt! abidin seni.

ceyde says:
((:
ehehe

Cengiz says:
çorba istiyo muyuz tabi o önemli

ceyde says:
ben agac resmi yapabiliyorum, mutlu agac. olur mu?
evet. pilavla karnibahar neymize yetmiyo?
sen de bana is cikarmak icin...

Cengiz says:
(:
hiç yani

ceyde says:
(:

Cengiz says:
olmaz ayrica agaç.

ceyde says:
hmm
cicek?
kurbaa?

Cengiz says:
hmm

ceyde says:
kurbaa olur bence

Cengiz says:
çiçek koklayan kurbaga olabilir

ceyde says:
hmm

Cengiz says:
beenmedin
kermit olabilir....mutlu bir kisilik o.

ceyde says:
kurbaa cicek koklar mi hic..
aa evet
kermit

Cengiz says:
koklamaz mi?

ceyde says:
3. kahramanim.

Cengiz says:
(:

ceyde says:
koklamaz

Cengiz says:
nerden biliosun ki

ceyde says:
bilmiyorum, uyduruyorum.

Cengiz says:
evet
hep bööle yapiyosun

ceyde says:
boole de acik sozluyum
(:

Cengiz says:
(:
oysa bennekadar bilimsel konusuyodum

ceyde says:
evet

Cengiz says:
sayntifik.

ceyde says:
pardon
(:

Cengiz says:
koku filminde adamin adi kurbaga idi.

ceyde says:
hmm

Cengiz says:
çiçek de kokluyodu hem!

ceyde says:
(:
tamam o zaman

Cengiz says:
uydurmaya basliyinca tamam o zaman diyoun, güzel (:

ceyde says:
(:

Cengiz says:
bütün film çiçek kokladi bööle..

ceyde says:
ehe

Cengiz says:
çok da mutluydu.,

ceyde says:
uyduruyosun

Cengiz says:
"ehe"
eh..

ceyde says:
(:

***

Cengiz says:
yemek yiyorum ben

ceyde says:
afiyet olsun (:

Cengiz says:
saol
oa ayi gibi yiyorum....görsen

ceyde says:
((:
ne gulerim gorsem

Cengiz says:
bi tabak daha koydum

ceyde says:
oh oh
makarna?

Cengiz says:
daha baslamadim bile ona (:

ceyde says:
hehe
ne yiyosun?

Cengiz says:
bezelyeli köfteli patatesli havuçlu bisey

ceyde says:
negzel.

Cengiz says:
(:

ceyde says:
kadin sana oole deseydi vurmazdin sen hic, negzel yerdin.

Cengiz says:
eööö
anlamadim ben

ceyde says:
ruslar

Cengiz says:
safim evet.
ruslar?
aaaaa

ceyde says:
lost

Cengiz says:
mikhaik
aman

ceyde says:
evet

Cengiz says:
mikhail

ceyde says:
(:

Cengiz says:
zormus ama anlamasi (:

ceyde says:
evet sifreliydi

Cengiz says:
evet
vurgu sana'daydi hem

ceyde says:
evet

Cengiz says:
makarna dökiyim ben

ceyde says:
dok

Cengiz says:
soumus makarna

ceyde says:
hmm
isitmak mumkun mu?

Cengiz says:
mümkün ama, bu tembellikle pek olasi görünmüyor

ceyde says:
hmm

Cengiz says:
tünelin ucunda bir isik görmüyorum. siz ne diyorsunuz brutus?

ceyde says:
o zaman elimizdeki diger seyleri kullanmaliyiz.. gucleri? (annea?)

Cengiz says:
annea? korku ünlemi mi bu?

ceyde says:
yok korkmus gencin soru sekli

Cengiz says:
niye korkmus..yazik

ceyde says:
makarna souk.

Cengiz says:
çok korkunç!

ceyde says:
eveeet
ne sandin akillim

Cengiz says:
bana anca doing etti.
doing evet.
çok tip ediyo bana.

ceyde says:
hmm
ayip ama, soyle ona

Cengiz says:
kendime mi sööliyim?

ceyde says:
tok o doing edene
yok*
tabi tok acin halinden anlamaz. acim ben

Cengiz says:
((:
toklar çok kütük oluyo zaten

ceyde says:
hehe

Cengiz says:
biseyi anlamiolar

ceyde says:
gobekli de oluyolar bazen
yok denmez oole

Cengiz says:
denmez
göbekli denir mi?

ceyde says:
denebilir
gercekci olmak lazim bazen

Cengiz says:
(:
bana göbekli denmez pek ööle
agir olur

ceyde says:
bana da denmez.
yalan olur. oeh

Cengiz says:
alnini karislarim! diye laf var ya
ne demek ki karislamak
bi tane çakmak mi oluyo alna?

ceyde says:
hehehee
bilmem

Cengiz says:
alna da vurulmaz ki..insanin karisi acir

ceyde says:
acir tabi.

Cengiz says:

hem karisla adama saldirilir mi hiç...gülerler di mi?

(ben cok guldum valla..)

Wednesday, January 9, 2008

bir(suru)

yenilik herkese iyi gelir di mi? bi sure icin... bana da iyi gelmeye devam ediyo. uzerinde dusununce moralim nasil bu kadar yuksek olabiliyo, anlamiyorum. bu yuzden kafami yormuyorum pek.

***

tasindim sayilir, gerci yerlesmekle yerlesmemek arasindayim. sonum ne olacak, ben dahil kimse bilmiyo. kendimi evim gibi hissettigim bi yer degil burasi, ama yakin. ev ozlemi basladi sanki. ondan onceleri de vardi tabi. gectim onlari. bi yerden sonra katilasiyo insan galiba. dusunmeden yasamaya mi basliyorum? dusunuyorum aslinda. ama baska seyleri..

***

yasamim yeni bi yola sapmakla, yoldan cikmak arasindaymis gibi. ama yine dogru yolu secicem tabi. sectiricekler ya da. hep oyle oldu. korkum yok bu yuzden. belki de hep boyle guzel oldu diye her sey.. yine olucak... (umut ne guzel sey.)

***

gunlerden carsamba, gorevliler intercom'u tamir etmek icin gelicekler birazdan. umarim uzun surmez.. is bakiyorum ben bu aralar. ne baktigimi bilmeden, neden baktigimi bilmeden.. aliskanlik garip. hep is kadini olmak istedim son bikac yilda. ilerisi icin.. simdi boyle calismak zor gelmiyo da.. nasil diyim.. korkmuyorum da.. anlatamadim, bosver. istekle ilgili bisiylerdi..

***

kahvaltim sucuklu-peynirli bi tosttan ibaret. daha ne olsun deme.. annemin omleti, uyduruk omleti. Gillian'in yaptigi pancake'lere de razi olabilirim her an. kardesim.. eda'm bana ne yapardi hatirlamiyorum, ama guzel kahvalti hazirlardi o da minik elleriyle. babam da.. pazar sabahlari. cok severdim pazar sabahlarini. buraya geldigimden beri diger gunlerle ayni torbaya koymaya basladim onu da. babam duysa ne uzulur di mi?

***

kendini kandirmak bazen insana cok iyi geliyo. mutlulugun sirri sanki...

***

haa bi de yeni yila girdik galiba.. kutlu mutlu bisiyler olsun. led zeppelin...