Thursday, December 10, 2009

kesik

sadece sag elimde 7 tane kagit kesigi var, biri gectikce yenisin ekliyorum sanki.. hic azalmiyolar..

okul bitince bunlar da gecicek sanki..

okul bitiyo sahi.

son ingilizce dersime girdim dun, hocadan cok guzel seyler duydum hakkimda.

21inde istatistik sinavimi olup kapaticam bu donemi.

yenisini acicam, daha yogun olucak gibi.

kobolaylar gelsin artik.

Monday, December 7, 2009

kaybolma.

deli gibi korktugum ingilizce sinavindan cikarken hoca nasildi diye soruyo. okeydi diyorum. okey demek ortanin azcik ustu sanirim. En azindan sair burda bunu anlatmak istemis. annemin ordugu yesil atkiyi dolayip cikiyorum new york'un aralik soguguna. muzik dinliyorum.. metro istasyonuna geldigimde sari google kalemimi sinifta unuttugum aklima geliyo. faber'den sonra bu kadar aciya dayanamam diye dusunuyorum ki bu konuda hala umudum var. cantamin daha once bakmadigim bi gozunden cikip kesicek saka yapmayi.. sariyi da oraya, kaloriferin ustune koyarken kesin bunu burda unuturum dedim kendime ama.. kimin eline gecicek acaba diye dusunuyorum. geri donmeye cok useniyorum. carsabma'ya kadar kalir mi orda? yok, kalmaz. cok yakisikli kalem o, kaparlar. temizlikciler mi alir acaba, yoksa ogrencilerden biri mi.. uf, sirasi miydi simdi.. birbirimizi yeni yeni tanimaya baslamistik.. metroya biniyorum. bi bakiyorum cantama, ce-eee! diyo bana sari. cok sevindirik bi sekilde kitabimi okumaya basliyorum kaldigim yerden. kucuk seylerden mutlu olan bi insanim, sen farkinda diilsin..

Sunday, November 29, 2009

bu mudur?

sevgilinin olmasinin iyi yani, sana aldigi bi kutu cikolatadan begenmediklerini isirip biraktiginda, onlarin cope gitmeyecegini bilmenin verdigi ic huzur mudur?

Thursday, November 12, 2009

vapur

bizim sedaylan kobolay, sen kalk git taa istanbullara. negzel.

gule gule gidip gule gule gelsinler. benim icin bi vapura binsinler.

kiz gecesi yapicakmisiz bugun, seda'yi ugurlicaz. 

(valizine saklasam mi kendimi..)



Thursday, November 5, 2009

soyle

biri mi oldu de benden sakliyosun bilmiyorum ama icim cok sikiliyo..

is buldum demedim ben sana kenny, demicem de. supriz olsun. seyi de ogrenirsin sonra, upper east side'da kucuk, sirin bi turk restorani oldugunu.. deli gibi calistigimi, anca bugun bisilere vakit buldugumu..

***

telefon jetonu olucam ben. benden kurtulmak isticeksin. birini aramaya calisicaksin, acmicak. sonra sana geri donucem. cebine ativericeksin. orda kalcam. zaman gecince de telefon kartlari cikicak. hep sana kalcam. ne guzel di mi? sen de sevin.

***

nublu jazz festival basladi, haberin olsun. cumartesi gidicem buyuk ihtimalle. cok eglenicez kenny.

Friday, October 23, 2009

buyuk

sali gununden beri iki restoranla gorusup duruyorum garsonluk isi icin.. yuzyuze olan son gorusmeler de gayet iyi geci. ikisi de cuma haber veririz dediler. 

bugun cuma, saat 6:43. hala haber yok.

bunlar da olmazsa cok buyuk hayalkirikliginaugricam sanki.

bana is bul. yoksa banka hesabimdaki yuklu bakiyeyle sana kahve ismarlamam.

iyi dersler arkadaslar, saol.

kendim yaptim.

color and design dersi icin projemizde renklerle calisiyoruz. daha dogrusu calisicaz.

ciziyorum 2 haftadir bisiler, olmuyo, begenmiyorum. orasini siliyorum, burasini degistiriyorum falan.. hocaya gosyeriyorum sonra icime sinice.. bakiyo bakiyo. burda bu olmaz, bunlar cok zit. bu burda cirtlak durur diyo..

fenalik geldi sonra bugun, renk grubumu ine degistirdim. bu sefer hocaya gostermedim. boyamaya basladim. hoca geldi yanima bi ara, bakti. guzel gorunuyo dedi.

tabi, sen renkleri gormuyodun cunku. ben bi boyiyim de gor sen.

neymis? baslamadan bilemezsin.

aferin.

Thursday, October 22, 2009

kiss and fly

havaalanlarinda kiss & fly bolumunun oldugunu ilk gecen sene farkettim. 

ne guzel bisi diye dusunmustum o zaman "kiss" kismina agirlik verip heralde.

gecen gunse acikli geldi cok, ucan baskalari olucak diye mi ne?

diillermis.

biraz once babamla konustum. annem arkadasindaymis. catlak bi insan o da, annemden biraz daha fazla belki.. orayi ariyim o zaman dedim. aradim, acmadilar.. babami geri aradim:

-baba, acmadilar.

+aa sarhoslar mi ki..

cok guldum sonra.

aradim yine, sarhos diillermis.

Saturday, October 17, 2009

di mi.

cok tanidik geldi..


*

Sunday, October 4, 2009

caanim brandi.

kadinlar saclarini kabartmamalilar. onumde oturandan bahsediyorum. kabarticaksan da onume oturma. agresif basladim ama brandi'den bahsedicem aslinda. ondan boole. goremezsem kotu olurdu, neyse ki yanimdaki koltuk bostu.

oncesinde...

"bi fotograf cekiyim":


"koysana kamerani cantana, bak almicaklar iceri"

"alcaklar ya! neden almasinlar?"

-*-

biletler?

burda.

cantana bakiyim.

buyur.

kameraya bakiyim.

baak.

lensi cikiyo mu bunun?

evet.

aa o zaman fotograf cekemezsin icerde. ben biletin ustune de yaziyorum bak, yakalarlarsa uyarmadi deme..

tamam o zaman. 

-*-

negzel halilar, klibinde de vardi onlardan.

oyle mi?

oyle.

-*-

ongrup da iyiydi baya, 3 kiz baslamislar muzige. 2 de erkek katmislar yanlarina. guzel guzel calip soyluyolar. bakiniz: katie herzig

brandiea! yalinayak cikti sahneye, yirim. o halilari da ondan koyuyolarmis meger, caaanim brandi'nin ayaklari usumesin diye. oeh.

nasil boole enerjik bi gorsen. baskalari da oole diceksin sen simdi ama bu baska. evet..

"sokakta gorurseniz beni, adim brandi carlile (karlil diye okunuyo)" dedi. "degisik versiyonlari da brandi karlayl gibi.. hatta birisinin the story diye bagirdigini duydum" da dedi.

tek sarkiyla meshur olanlar gibi the story'de milletin delirmesi garipti. muhtesem bi sarki olabilir tabi. ama digerlerine de laf soyletmem.. yapamam bunu.

bikac hikaye anlatti bize. 12 yasinda duvarlarini posterleriyle susleyecek kadar hayran oldugu elton john'la tanismasini mesela.. "eminim aklinizda bir suru sey toparliyosunuz ne soyliceenize dair, ama emin olun onunla karsi karsiya geldiginizde akliniza hic bisi gelmiyo" dedi. tam onunla tanismadan bikac dakika once de aklinda tek bi soru varmis "acaba elton john ne giyicek?" ve tanistiginda tam dusundugu seyler varmis uzerinde, bi de pembe cerceveli gozlukler. 

bi de that day sarkisinin ikisi de 16 yasindayken intihar eden bi arkadasina yazdigini anlatti. daha anlamli oldu sarki.

konserin sonlarina dogru gizlice bikac fotograf cektim. en duzgunu bu:

gunun birinde daha yakindan cekicem, gorursun.

cok eglendim ben.

"konserine gidilicekler" listeme bi cizik daha attim.

"someone loves you."

Thursday, October 1, 2009

hadi

mektup arkadasim olsana.

Wednesday, September 23, 2009

brandiiea!

aman tanriam! Brandi Carlile konserine biletim var, negzel bisi yareppim.

bak:


ps:// tiki diillieam!

Thursday, September 17, 2009

kulaklari cinlasin.

ne zaman eve ne lazim diye dusunsem listenin basinda ekmek ve su oluyo, sonra teoman aklima geliyo..

Thursday, September 10, 2009

bele

mesela sen onlayn olur olmaz meraba diyorum, ama cevap vermiyosun, 5 dakika sonra gidiyosun ya.. gicik olmuyo muyum? olmuyorum ulan. sen ol gicik. hatta sen kimsin?

odevlerimi bitiriyorum ama bu manyak hocalar odev ustune odev veriyolar. mesela pazartesi gunu sadece istatistik dersi icin bi odev, bi lab odevi vericem, ustune de quiz olcaz. sonra ingilizce icin bi essay. iyi ki bilgisayar hocasi odev vermiyo.. is bulsam o zaman da yandim. odevleri nasil yetistircem?! metroda gordugumuz manyak gibi odev yapan, surekli kalin kalin kitaplar okuyan insanlar var ya. onlardan olcam ben de.. yakinda.

en sevdigim ders resim dersi hala. negzel boyama yaptik cuma gunu. aa negzel, yarin da cuma.

bu arada philadelphia'ya gittik pazar gunu. odevleri bitirir bitirmez onu da anlaticam, soz.

optm.kib.bye.

Tuesday, September 1, 2009

yazik.

param olsun, sana kitap yollicam.

simdi issizim de..

ariyorum ama..

bu arada derslerim basladi. ozet geciyim mi? geciyim tabi.

color and design: ben boole renkleri gorucez, nasi uydururuz onlari birbirine falan diye dusunurken bi girdim sinifa.. doner sandalyelerinin onunde duran masalarda bizden oncekilerin basyapitlarindan renkli kalintilar.. hoca boya firca falan gosterdi bize.. ilkokuldaki resim derslerini oyle ozlemisim, cok hosuma gitti.. aferin A+ bence.

computer applications: windows'u falan ogreticekler sandim. word, excel, powerpoint, access falan ogrenicekmisiz. onlari gormustum ben zaten, kursu en iyi dereceyle bitirmistim. ohom.. bundan da A+ bence.

statistics: iyy matematik! yok oole diilmis aslinda. hem benden beterleri de varmis. hoca da super bisi. en eglenceli dersiniz bu olucak, bak gorun falan dedi. kolay sanki. en az B+. evet.

english 101: hoca bi girdi sinifa. allamyareppim. o ne suratsizlik.. sevmedim ilk goruste. sonra basladik derse. cok kazik ya. ben lisede falan da yazamazdim zaten kompozisyon. simdi bi de boole teknikli meknikli seyler istiyolar benden.. ara ara icimden dedim "ben mucadeleyi severim, bak speech'i birakmadim, A aldim gectim.." sonlara dogru asil yapicaklarimizi gorunce bunaldim.. nasil yazicam onlari bilmiyorum. bi de ilk gunden odev verdi esek herif. 5 paragraflik deneme.. ben bugun iptal o zaman. is bakmaya da hacer'i gonderirim artik.. bi de is bulunca ne zaman yazicam bunlari bakalim.. neyse, sonuc olarak degistirmiyorum. ama en fazla B- bence. hic aferin de diil..

bakalim biticek mi odevler, yoksa ben mi biticem sabah 8deki derse yetisebilmek icin 6bucukta evden cikarken.. 

yaniti az sonra. 3 ay falan..

Tuesday, August 25, 2009

sabahlar olsun

merabaa

saat kac dememe uyandim sanirim bugun -ki oncesini hatirlamiyorum. iki saat tuvalet sirasi bekledim, tras oluyomus majesteleri.. boregi attim firina, kendimi de yataga o isinana kadar. gece de usumusum, yorgani ustume almisim. bence yalan ama inanmis gibi yaptim. ne usumesi canim bu havada.. borek tam isinmamisti ama sicak cayla iyi gitti.. o cay ictigim kupayla beraber geceki bulasiklari da yikamam lazim, bakalim ne zaman kaldirabilicem kicimi. ayip. camasir da yikanicak, beyazlar..

yarin cocuklari gormeye gidicem, ne alsam onlara sence?

bi de 5 gundur burdayim, her gun en gec 8bucukta uyuyorum.nedir bu? bi tek kobolaylara gittigim gece 2de falan yattim. mucizeydi bence. dun gece yaptigimiz haftalik programi hice sayarmiscasina yine 8gibi gozlerim kapandi. bi ara uyanip puding yedigimi hatirliyorum, elime saglik. afiyet olsun.

ac diilim ama canim nasi bisiler yemek istiyo, anlatamam..

anlatmicam.

Wednesday, August 19, 2009

got it!

It's because i lied when i was seventeen..

Thursday, August 6, 2009

yirim

izmir'den geleli 4 gun oluyo aslinda ama fotograflara sira gelmedi bi turlu.. 

bebeklerimiz pek guzeller. daha once kaan'in fotograflarini post etmistim ama bi alakasi kalmamis o haliye. buyumus bayaa. soyle ki:

bi de kardesi oldu kaan'in, ece adi. cirkin azcik. kirpikli yumurta diyoruz kendisine..

yakisikli bi de kuzeni oldu bunlarin..

yedim ucunu de sira sira.. 

oyle ki bebekleri sevmekten gezemedim, ne konak, ne kizlar agasi.. 

gerci cesme soho'ya gittik yine dalkilic'i dinlemeye.. eller havaya yaptim. oh oh..

bu kadar simdilik. alanya is next!

Monday, July 27, 2009

ozetimsi

geldigimden beri cok guzel vakit gecitiyorum kenny. zaman nasil geciyo anlamiyorum bazen. 13. gunummus mesela burda, bana sorsan anca bi hafta gecti..

fotografli bi ozet paylasmak istedim. booole:

geldigimin ertesi gunu ananeme kahvaltiya gittim. evet, bu anane.

Hatice ablalarin bahcesinde oturuyoruz bol bol, uludag yolunda. sicak havalarda iyi geliyo. ordan bikac kare:

babamin dogumgununden. bizim balkon.

istanbul'a gittim sonra, sevgilimin yanina. 

ikinci gun istanbul oyuncak muzesi'ne gittim. sunay akin sever bi insan olarak kitaplarinda hayranlikla bahsettigi oyuncaklari yakindan gormeyi hep deli gibi istedigimden pek bi sevincliydim.yaklasik 200 fotograftan bikacini buraya koysam haksizlik olucaandan pas geciyor ve bu koca hikayeyi baska bi yaziya sakliyorum efenim.

bi de universiteden behic ve ozge'yle gorustum, pek iyi oldu.

babamin sigarasi. bu da boole bisi..

son olarak da dun su parkina gittim pek sevdigim arkadaslarimla, pek eglendim. 

sonraki gunler icin planlarin arasinda izmir ve alanya var. bakalim..

bi de bi de.. bi dugme icad edicem fotograf makineleri icin, 'replay' diye. hepsini bi daha yasicam sonra bunlarin.. gorursun.

Wednesday, July 15, 2009

hosbuldum

evet, bu sefer pek bi hosbuldum. stres falan yok ya, ondan. tatil bildigin..

ucak bi saat gec kalkti. yolculardan birinin koltugu bozukmus, onu tamir ettiler. sonra kalktik, yedik, ictik, uyudular. ben uyuyamadim. 2 tane dandik film izledim. muzik dinledim. sonra bazi ulkeler cok buyuktu, ustunden gec gec bitmedi. indik ama sonra. 8 dakika gecikmeli. 

her sey gecen seferkinden daha guzel basladi. stresli olmadigim icin nese dolu gozlerle baktim etrafa, her bi seye guldum gectim..

sonra yagmur basladi. ama gorsen, deli gibi. izmit'in oralarda trafikte sikistik kaldik. bizim yon dolu, ama karsidan hic araba gelmiyo. daha once de gordugumuz bikac zincirleme kazayi hatirlayip eyvah dedik, cok buyuk kaza var ilerde. cisimizi zor tuttuk soylemesi ayip. bi de yanimizdan gecen bi tirin uzerindeki 'iseri' yazisina gulduk. 1  saat falan ilerledik o trafikte, ilerde kaza yapmis olan tiri gorduk, kocamandi. ordan sonrasi acildi.

o diil de, kilometrelerce olan araba konvoyunun arasinda yuruyen insanlarin caresizligine uzulduk annemlerle. dusunsene, o trafikte sikisip kalan ve ucagina yetismeye calisan kimbilir kac kisi vardir, tuvalet ihtiyaci olan, acikan, hasta olan.. insanlar arabalardan cikip yuruyolardi artik. ama nereye kadar. bilmiyolar ki arabayla bile gidilse 10 dakikalik bi yol var onlerinde acik trafikte. polisi aramayi dusunduk sonra, yolun gerisini kapasinlar da madem daha fazla insan girmesin o yola diye. ama polis gelene kadar trafik acilirdi sanki.. di mi?

5 saat surdu istanbul-bursa arasi. iyiydi bence yine de.

esyalarimi yerlestirdim,

hazirim tatilime (:

Monday, July 6, 2009

bir bilmecem var cocuklar

bi gulmek vardir, boole yanaklarin acir, tatli tatli. bacak agrisi vardir deniz bisikletinden sonra farkedilmeyen ama ertesi gun hissedilen. bi de karin agrisi vardir, fazla yemek yemekten. yuruyus vardir ormanda, minik cocuklarla ebelemece oynamaca. baska baska muhabbetler vardir, hangisini dinlemeye calissan digerini kacirdigina uzuldugun. okey oynamak, esprileri ingilizce yapmak ama karsindakinin anlamadan gulmesi vardir. mangal kokusu, bussuru arkadaslar.. ne guzel vakit gecirmek denir buna. bisi daha denir. piknik, aferin.

cok eglendik biz dun kenny, bi dahaki sefere seni de bekleriz.

mizikcilik yapmak yok ama. 

Thursday, July 2, 2009

acilin ulen!

15 temmuz carsamba sabahi saat 10da Istanbul'a inmek itibariyle 35 gunluk tatilime basliyciim.

(oley!)

arz ederim.

Friday, June 12, 2009

bou

deli gibi gilmore girls izleyip deli gibi annemi ozluyorum..

Monday, May 25, 2009

kocaman

okuma yazmayi biliyodum ama kardesim dogmadan onceydi. 9 yaslarinda olmaliydim. dunya kocamandi, annem kocamandi...

annemle birlikte onlarin o kocaman yataginda yatarken bi gun, annem bana almanca 1den 10a kadar saymayi ogretti. anlamini bilmedigim sacma sapan kocaman seslerdi onlar. annem ne cok sey biliyodu..

annem "karnemde hep '10'lar vardi" derdi. onun gibi kocaman olmak icin cok calisirdim, becerebildigim kadar.. 

cok degil de biraz buyudukten sonra atilacak olan cekyatin altinda ise yarar bisiler bulmak icin orayi burayi karistirirken annemin karnelerini buldum.. kocaman bi hayalkirikligi.. 7ler, 6ler.. 10 dedigi almancasi 9du.. 

pek bi farki yoktu aslinda 9un 10dan ama.. yine de annem kocamandi, soyledigi gibi olmaliydi..

simdi her seyden tam puan aliyo, o baska..

ama insan yine de ne cok sey bekliyo..

simdi ben kardesime gore kocamanim..

o da cekyatin altini karistirana kadar..

Thursday, May 7, 2009

travis konseri!


12 gun olmus konsere gideli. anlatamadim bi turlu..

once republic tigers cikti. ses duzeninden midir nedir, anlamadik adamin ne dedigini cogu zaman ama guzeldi yine de tarzlari..

cok kalabalik diildi baslarda. sonra 9a dogru kalabaliklasti. travis cikmadan once mi yoksa ciktiktan sonra mi hatirlamiyorum, bi cift kalabaligi yararak yanimiza geldi. biz de sola dogru kaymak zorunda kaldik. o sirada arkamizdaki kizlardan biri "bu kocakafali onumuze gecti" dedi sevgilime turk oldugumuzu farketmeden. (hayret bisi). sesimizi cikarmadik..

9da cikti travis "writing to reach you" ile. hatirladigim kadariyla "re-offender, turn, side,before you were young, all i wanna do is rock, love will come through, quicksand, my eyes, selfish  jean, new amsterdam, chinese blues" sarkilarini caldilar.

bi ara Francis Healy "luv" sarkisiyla seyircilerin arasina daldi cigliklar esliginde.. yavas yavas en arkalari dolasti ve sarkinin bitmesine yakin sahneye geri dondu..

her seye ragmen kizlarin sevgilisi unvani dougie Payne'e verildi. seker sey.. 

flowers in the window'u hep birlikte soylediler:

en son da "why does it always rain on me" ile zipladik yagmur damlalari gibi, hep birlikte..

pek eglendik kisacasi..

bi de travis rocks! ohom.

*fotograflar sevgilinin dandik kamerasiyla cekilmistir. yoksa benimki cok daha guzel bi is cikarirdi.. bi dahaki sefere..

Friday, April 24, 2009

travis

cumartesi saat 7de travis konserine gidiyoruz kenny. seni de bekleriz. biletini kap gel.

guven

iki gun once okula giderken bi kadin gordum, sisko gayet. uzerindeki beyaz tisortun tam ortasinda "planet fittness" yaziyo.. 

simdi sen bu kadina bakip ne dusunursun? "ay sekerim planet fittness bi iyi bi guzel ki sorma. reklamlari her yerde" ??

hayir.

benim gym seysim olsa, ben tisortlerimi orta bedenden daha buyuk yaptirmazdim.

Thursday, April 23, 2009

manyak


converse manyagi olarak bunu da almam lazim bence.

Sunday, April 19, 2009

kizgin

new york sehri icinde sokaklarin hepsi belirli gunlerde temizlendigi icin yolun her iki tarafi icin de ayri temizleme gunleri belirlemisler. mesela bizim sokagin bi yani pazartesi 10-11:30 arasi, diger yani sali gunu ayni saatlerde temizleniyo. bu saatlerde de arabalarin oraya park etmesi yasaklanmis.

calisan insanlar olarak her pazartesi ya da sali arabanin yerini degistirmek zor geldiginden bikac sokak ileride temizlik yapilmayan yere park etmek isimize geliyo. 1 ya da 2 hafta hic kontrol etmeden birakabiliyoruz arabayi orda. 

bugun geleneksel ev alisverisini gerceklestirmek icin yola cikmadan once arabanin silecegine takili su kagidi bulduk:

cok hosuma gitti.

Monday, April 13, 2009

Los Angeles'tayim ulan!

inanilmaz di mi? oeh.

oyleydi ilk basta..

planlar sarpa sarip (?)  arabanin anahtari kaybolunca, anahtarciyi bekleyip evde tikili kalmak.. dunyanin en buyuk akvaryumu sanip da seni goturdukleri yerin bambaska bi eglence merkezi cikmasi.. hollywood diye bildigin yerin bi caddeden ibaret olmasi... 

yine de egleniyorum ben. 2 catlakla birlikteyim, bazen 3 oluyolar..

fotograf falan bilmemne koyucam vaktim olunca. simdi de var ama canim cekmiyo. gitmek istiyorum sadece. Santa Monica sahillerine..

hadi bakalim..

Wednesday, April 8, 2009

x.x

kardesim icin yaklasik 1 aydir hazirlanan paket bugun yola cikicak.

bi kart aldim ona bi de, dogumgunu karti. icine ne yazsam bilemedim, soyle duygulu bisiler dosemekten korktum. gozlerim doluyo, neden sence? ... ufacik bisi yazip kapadim zarfi, kutunun en dibine yerlestirdim..

o kart satan dukkanlara girince de gozlerim doluyo benim. anlamiyorum..

bi de sey dusundum, kardesim 15 yasini doldurucak. en az 5 dogumgununde yaninda yoktum. 3te 1inde yani. kocaman bi oran bence bu.

Saturday, March 28, 2009

LA

bursa'dayken babamla national geographic'te dunyanin en buyuk akvaryumunun yapimini izledik. yosunlari bile kendileri yetistiriyolardi. simdi aklimda kalmayan bi cok ayrintisi hosuma gitmisti. babama dedim: "buraya gidicem bi gun, goruceksin."

...

nerdeyse 2 yildir LA'ta yasayan Esin ablam NYC'ye tasinmaya karar verdi ve o donmeden yanina cagirdi beni. nisan'in 9unda spring break basliyo, 8 gunluk bi tatil. gitmeye karar verdim. ciglik cigliga konustuk telefonda, ikimiz de cok heyecanlandik. "ay nerelere goturucem seni.." "suraya da gideriz.." " bikinini de getir, hava burda cok guzel.." "dunyanin en buyuk akvaryumuna gidicez birlikte." 

...

aman tanriiaam dedim. ordaydi sahi o. babama demistim zaten.

...

neden bu kadar cok seviniyosun? saf misin? diceksin biliyorum. 3 aydir okulla is arasinda deli gibi kosturduktan ve baska bi seye vakit bualamdiktan sonra hep gormeyi istedigin bi yere gidebilecegini ogrenmek harika bisi bence, benim icin..

...

cok heyecanli ve sevincliyim kenny, bilemezsin.

karanlik

carsamba gecesi isten ciktim saat 12 gibi. 1 bucuk gibi otobusten indim, bizim sokaga girdim. ipod kulagimda. 

cigliklar duymaya basladim, korktum. saga sola bakindim.. kimse yok. sokak karanlik..

sarki basladi sonra:

onumde bir karanlik yol, benimle gelir misin..

duman'in konserinden kayitmis meger. 

cok guldum kendime sonra.

bahtsiz

gecen cumartesi beni okuldan aradilar, acamadim. mesaj biraktilar. I-20 (kendisi ogrenci belgesi oluyo) ile ilgili gorusmek istiyolarmis benimle. carsamba gunu gittim. danismanim rodrigo ayrilmis ordan. ya onunla ya da scott'la gorusucektim. scott'i buldum. neden geldin falan dedi once. anlattim. sonra kenarda duran 2 kutu icindeki dosyalardan benimkini bulup cikardi. uzerinde kirmizi kalemle "cancelled" yaziyodu. yuzume bakti. bayaa sustu. nolmus? dedim. yurtdisina cikmayi dusunuyo musun yakinlarda, spring break ya da yaz tatili icin dedi. neden ki dedim.. rodrigo benim dosyalarimin kaydini yaptirmayi untumus. o yuzden I-20mi iptal etmisler, ki o olmadan burda yasal diilim. duzeltilemicek diye bisi yokmus, hukumete dilekce gondericeklermis. 2-3 hafta icinde belli olucakmis. tutamadim kendimi, bikac damla yas geldi gozlerimden. scott uzuldu. bilseydim boyle tepki vericeeni soylemezdim dedi. 

sen o kadar ugras, hata yapma. hatta cikan butun tersliklere ragmen zamaninda gel, sinavini ol. ustune tek kredili dersinden tam not al her seferinde. sonra salagin biri ciksin, boyle bi hata yapsin. olucak is diil. aferin rodrigo.

sinif

silginin tukenmez kalemin yazdiklarini silmemesi sacma, fasizm gibi bisi bence.

**

agzina elindeki yarim sandvici tikip sinifa giren japon cocuga sesleniyorum; "manyak misin?" bitirip gelse bu kadar ilgi cekmezdi, o baska.

**

bizim sinifta uur'a benzeyen cocuk var ya, cok garip konusuyo. ne dedigini zor anliyorum. bi de ayni isimden mektup arkadasimi hatirlatiyo. o cirkindi gerci.

**

eda'ya yollicaam paket aslinda icinde eksik oldugundan diil, yola cikicak parasi olmadigindan bizim evde uzun zamandir bariniyo. yazik ona.

mektup

cok mektup yazardim eskiden. simdi melih'in sayfasini okudukca ona mektup yazasim geliyo. adresini verse yazarim, valla.

Friday, March 27, 2009

mim

su blog hayatina girdigimden beri bakiyorum, biri birilerini mimliyo. anlamadim ilk basta neler donuyo.. sonra bi baktim ben de mimlendim, senaaaaa tarafindan.

cantamda ne varmis? bakalim:


dersten geldigim icin biraz kalabalik. Aralik'ta gelirken getirdigim, ama okuma firsati bulamadigim penguen & uykusuz.. altta gorunen koyu yesil dosyam, hemen onun uzerinde metro haritasi goruyoruz. bi de metrocard ve ogrenci belgesi, baglantili olarak.. yanindaki minik kartlar sevdigim yerlerin kartvizitleri, nerde olduklarini unuttugumda adreslerine bakabilmek icin.. klasik canta demirbaslari olan annemden lise zamaninda caldigim ve hala severek kullandigim vakkorama cuzdanim ve dandik telefonum. hemen onlarin yaninda cok gizli seyler yazdigim kara kapli defterim duruyo. cogu zaman "el temizleme seysi" diye cagirdigim hand sanitizer, CVSten. onun yaninda DKNY green apple parfum, bitmek uzere kendisi. ve chapstick, dudak nemlendiricisi. iki kalemden siyah olani universite 2. siniftan beri kullandigim faber-castell, digeri bildigin siyah tukenmez. sari olanlar eldivenlerim, dirsege kadar boole, pek kokos. bi de mor kilifli aypodum var. bunlar boole ahenkle cantamin icinde dans ederler. oeh.

ben kimseyi mimlemiyorum, zira mimleyecek kimsem yok..

sevgiler senaciim.

Friday, February 27, 2009

cirkin

erkek olarak dunyaya gelsem her sey daha kolay olurdu diye dusunurdum. guzel olmak zorunda olmazdim o zaman..

***

her zaman cok guzel oldugunu dusundugum buyuk kuzenimle disari cikmak uzere hazirlaniyoduk. 3 sene onceydi. makyaj yapmamiz lazim sana da dedi. olur dedim pek istemesem de. "ama sen yap, ben bilmiyorum" dedim. makyaj yaparken, tam ortasinda, durdu. soyle dedi: "guzelmissin sen aslinda." uzulsem mi, sevinsem mi bilemedim..

***

hani insan ister ya bazen, keske guzel olsaydim diye. ben cok dusunurum oyle..

***

makyaj yaptim biraz once. ayni kurbagaya benziyorum soylemesi ayip.

Friday, February 20, 2009

gozun kor olsun. ya da sen ol.

senin gozun kor olsun kenny, varsa.. o kadar yardim istedik, hic bi ise yaramiyosun. olmus cuma aksami, yarina sunulucak odev var. ama elde bisi yok..

neyse, benligimden siyrilip gidicem buralardan. yarin da sunum yapicak ceyde'ye bol sans dilicem..

küstüm, oynamiyorum.

Sunday, February 15, 2009

yaparim bilirsin..

her yola basvurucam.

kotu kadin repligi gibi oldu ama oole diil, valla..

simdi ben dun speech dersinde bi sunum yaptim. gayet basarili olarak nitelendirildim profesor tarafindan, seyetmek gibi olmasin da.. yalniz haftaya yapmam gereken sunum konusunda biraz elim ayagima dolasti. 

nedir konu? demonstrative speech. boole cikicaz kursuye, yok efendim mesela araba lastigi nasil degistirilir, anlaticaz. yok abartmiyim. daha kucuk seylerden bahsedicez. ama sinifta nasil yapildigini gosterebilecegim olsa pek bi guzel olur. eglenceli de olsun. oh daha ne isterim ki?

yardim isterim. foruma da ceviririm blogumu, evet. sanane, benim blogum..

bekliyorum ben, fikir falan.. burdayim.

sevgiler..

Wednesday, February 4, 2009

boyle

"hayatim bi film ya da bi sarki olsaydi, huzunlu bisiy olmasini isterdim heralde."

...diye dusunuyodum yillardir.

kimseye soylemedim simdiye kadar.

gecen gun sonunda bi kisiye soyledim.

o da dalga gecti.  

baska birine daha soylersem ajdar anik olayim..

***

insan kirilinca, iyilesme sureci seni kirani ne kadar sevdiginle dogru orantili mi? merak ettim de.

***

hayat ne garip, ne zamandir vapur falan gormedim.

Monday, January 19, 2009

yine ben geldim.

geldim ben. dedim mi? yok demedim.

okulumu beendim. ayni boole filmlerde gordugumuz gibi soylemesi ayip. ama ogrenciler ingilizce konusamiyo, orasi garip azcik. olsun. bina guzel, sandigimdan daha buyukmus. soyle ki; yogun bi oryantasyondan sonra eve gitmeye karar verdim, alt kata inmem gerekiyo. ama yuruyen merdiven bozulmus. baktim bildigin, yurumeyen merdiven var. iniyim dedim. garip kokuyo boole klor gibi derken havuz gordum. boneli ogrenciler yuzuyodu. inmeye devam ettim. "bu kapidan cikinca bi daha giremeszin bak" gibisinden bisiler yaziyodu kapida. tamam canim, biz de zaten cikisi ariyoduk diye ativerdim kendimi disari. kapkaranlik bi sokak, onumden paltolu zenci bi adam gecti. yine kendimi filmlerde sandim. hic ilginc bi film olmazdi ben icinde olsaydim, o ayri hikaye.. en yakin aydinlik sokak hemen ilerde. ama arabalar cok sik gecmiyo.. ilerledim. okula girerken kullandigim asil girisin oldugu sokaga ulasmak icin 3-4 blok yurudum sanirim. disardan o kadar buyuk gozukmuyodu iste. oole. 

neyse, asil konuya geliyim.. ilk okul taksidimi odemek icin bana borc verebilicek yigidin adini burda yayinlicam, meshur olcak. oeh. neyse, bi ceyrekligim bile yok kenny.. 

saka saka. (ilki diil, ikincisi)

Sunday, January 11, 2009

gidiyorum ben artik.

bak simdi anlatiyim.

gecenin 1inde bindik otobuse. sersem gibi yollarda bi uyur bi uyanik.. oole gittik. ama bayaa hizli gitmis bizim sofor. erkenden vardik. sevgili Zeynep teyze karsiladi bizi, hava aydinlanmamisti.  super bi kahvalti ardindan gergin bekleyis basladi. belgeleri kontrol etmeler, sorulacak sorulara cevaplar dusunmeler..

hava aydinlaninca konsolosluk gorunur oldu salonun penceresinden, kocaman.. 8:15 gorusmesi icin 7bucuk gibi evden ciktik. 7:55te aldilar beni. bi ordan bi burdan, karmakarisik yanan sira numaralarini takip ederek belgelerimi teslim ettim, parmak izi aldirttim. sonra basladim yine beklemeye..

vizeleri onaylayan iki gorevli karsimda. biri cinli, digeri amerikan, bana 2 sene once vizeyi veren. bakiyorum da cinli olan o kadar cok sorun cikariyo ki.. o belgen nerde? neden o oyle olmus? bugun git yarin gel.. korkmaya basladim. amerikan olan tak tak veriyo vizeleri digeri anca 1 kisiye bakarken. kollarimi karnimda birlestirdim, kalbimin atisini duydum. normalden nerdeyse 3 kat daha hizli.

numaram yaklastikca daha da sabirsizlandim. sonra amerikan olanin elindeki belgede fotografimi gordum. daha numaram yanmadan bi sevincle kalktim ayaga. tinn! etti. gittim. guzelcene konustuk, arada bi heyecandan sacmaladim ama daha fazla sacmalamama dayanamicak olca gerek "vizeniz onaylandi, bikbikbik." dedi. gerisini duymadim zaten. cikar cikmaz babami, annemi aradim. sevindirik olup yollarda kendi kendime guldum. 

hic bu kadar heyecanlanmamistim hayatimda sanirim. ya da korkmamistim diyelim..

simdi birilerine sariliyorum, birileriyle vedalasiyorum. kendimi tutamayip agliyorum.. ama yine de farkinda diilim sanki yarin bambaska, (sanirim) istedigim (ya da alistigim) yerde olacagimin. insan ne cabuk alisiyo her seye. 2 gun sonra oraya da ayak uydurucam. 

yalniz cok degismisim bu iki senede. ananem bile dedi. cok sert olmus bu, cok höt höt dediler. oyle olmadan nasildim, hatirlamiyorum. sessiz sakin derlerdi onceden. su belge islemleri sirasinda bakmislar, cok sinirli ve gerginmisim. hak vermisler vermesine de.. bu kiz burda mutlu olmaz zaten demisler. gitsin demisler.

bi de arkadaslarimi gordum ben. kimlermis tanidim, saolsunlar.. geri dondugumde kimi bulabilicem yerinde, biliyorum artik..

yine gidiyorum bakalim. 5 yillik vize verdiler bu sefer. 2 senelik okuldan sonra gelicek miyim? simdi bile noolucaani bilmiyorum ki ben sana 2 sene sonrasindan haber veriyim.. 

sen yine de iyi bak kendine, ben donene kadar..

ucaktan da korkuyorum bu sefer, guluyorum kendime..

Saturday, January 10, 2009

ay ay ay

yogunluktan savsaklayivermisim isler. halbuki nasil soylemem vizeyi aldigimi. hem de 5 yillik. (: 

pek zorlu bir donemden sonra pazartesi sabahi ucuyorum efenim. 

anlaticam detaylari sonra, belki...

cok ozledim ulan.

cok kibarim, sen sus.

Tuesday, January 6, 2009

korkuyorum.

cumartesi geldi I-20. onunla birlikte her sey tamamlandi sayilir. bu gece yola cikiyoruz annemle istanbul'a dogru, sabah 8:15teki randevu icin..

herkesin umudu var ama benim yok, neden? "kiz milleti iste." dedi biri.. belki oyle, belki diil. bu kadar umutlanmamak iyi bisi bence. ya da ben oyle dusunuyorum bi aksilik ciktiginda "zaten oyle dusunmustum, bak hayal kirikligina ugramadim" demek icin.. 

yardim edebilicek biri var mi acaba...

cok korkuyorum.