Tuesday, October 25, 2011

sarki



"ooh! get me away from here i'm dying
play me a song to set me free"

yapmam gereken isler var, bitirmem gereken listeler yaptim kendime. liste olmadan kafami toparlayamiyorum hala. kotu bisi mi bu? salak diilim di mi? takvim almam lazim, yeni yil geliyo. gelsin, annem de gelsin. babam da. keske eda da gelse.

"thought there was love in everything and everyone
you're so naive!"

hic bisi sandigin gibi diil aslinda. saclarin cikarken annenin midesini bayaa bi yakmissin diyolar. o saclar icin deger miydi? (evet)

"at the final moment, i cried
i always cry at endings"

su aralar duygusal olmamla bi alakasi yok. bazen okumamam, dinlememem, izlememem, konusmamam, dusunmemem lazim. sel.

"oh, that wasn't what i meant to say at all"

hic bu kadar mutlu olmamistim.

they never know unless i write
"this is no declaration, i just thought i'd let you know goodbye"

Thursday, October 6, 2011

kucuk


cok kucuk. uzerine kondugu agacin tepesinde mi oole gozukuyo acaba? yok gercekten kucuk. ordan bayaa bi uzagi goruyo olmali, miyop diilse. kuslarin da gozleri bozuluyo mu ki?

buraya geleli nerdeyse 1 ay, yeni eve tasinali da 2 hafta oldu. daha uzun zaman gecmis gibi. sessizlik insana bu kadar uzun gelmemeli. tam tersi olmaliydi sanki, daha yavas akmali zaman. dunyanin en kalabalik sehirlerinden birini arkamda birakip gun boyunca insan sesini ne kadar az duydugumu farkettigim bi yere goctum. geri donemeyecek olmam uzmuyo da, nasil anlatsam, arada bi gidebilicek kadar yakin olsaydi icimi burkmazdi belki. geride biraktigim 2-3 kisiden fazlasini ozlemiyorum, uzulmuyorum. ama eksikligini hissediyorum onlarin. cok mu yalniz kaldim?

cok kucuk. uzerine kondugu agacin tepesinde mi oole gozukuyo acaba?