Sunday, July 29, 2007

yirim


kalan.

vucudumda okyanus tuzlari, simdilik sesini cikarmayan ama daha sonra acitacagindan emin oldugum gunes yaniklari, iyi bi gun gecirmislikler, bikiniyle yagmurda islanmanin verdigi sarhosumsu mutluluk... trendeyim.

Friday, July 13, 2007

eskilerden...

allahtan sacmalayabilen bi insanim. yoksa naapardim bilmiyorum. ordan burdan minik kaatlar buluyorum. 2 tane cikti yine. bakiyoruz birincisinin tarihine: 16 mayis. diyor ki:


"bazen nasil anlatsam bilmiyorum. kafamin icindekileri karsilayan kelimeler olsaydi, butun bunlar daha kolay olurdu. parmagimi kestigimde aslinda hissettigimin "aci"dan daha hafif, ama ayni zamanda onun soyundan gelen bi his oldugunu farkli bi sekilde ya da sadece bi kelimeyle anlatabilmek gibi bu.

mesela seninle yasadiklarimizin yarim kalan bi masaldan ibaret olup olmamasinin bizim elimizde, aslinda senin elinde olmasi gibi.

kimsenin seni bilmedigi bi sehirde yasayabilirsin ama tutunamazsin. benim gibiysen yapamazsin. yeni insanlarla tanisirsin mutlaka, arkadaslarin olur. ama o zaman o sehir, kimsenin seni bilmedigi sehir olmaz. evet, basi seyler imkansizdir.

sonuc olarak; aptal gibi sacmalamaktansa susmayi tercih etmem. sonuna kadar sacmalarim."


digerine bakiyoruz, soyle diyorum 13 haziran'da:


"kendimi kaptirmis giderken arkadan biri itmis gibi hizlandim, yavaslamaya calisirken takilip dustum. 'neye takildim lan?' diye geri donup baktim ama geride hic bisi yoktu. kuslar ucuyodu tellerin uzerinden. yine ayni tellerin uzerinden sincaplar yuruyodu. sasirdim o sincaplarin ne isi var orda diye. 'kuslara ozenmislerdir belki.' dedi. evet, ben de cok ozeniyorum onlara."


nedir sonuc? bosver...

Wednesday, July 11, 2007

saat sabahin 3u, haziran 10

oyle kalabalik ki, neredeyse sabahin 3u olduguna inanmazsin. yuruyemeyen sarhos insanlar ve digerleri. bi de madison square garden'in onunde her beklediginde ortalikta dolastigini gordugun ayni yuzler. ama bugun zenci yok pek. onlar daha eglenmeye devam ediyo sanirim. ve ben treni sadece 2 dakikayla kacirip bu kadar kucuk bi farka regmen 2 saat yedigimize inanamiyorum. yerlerde oturuyorum ve kendimi cok pis hissediyorum. trenlerin kapilari acildiginda insanlarin kosusturmacalarini gormelisin. bi de guvercin gordum burda, istasyonun icinde, yerin 3 kat altinda. ne isi varsa burda, saf sey! bi de 6 aydan sonra sucuk yedim bugun. pek de guzeldi.

Tuesday, July 10, 2007

kirik.

sey oldu.. dun cocuk geldi. elinde sargi. aaa nooldu? iste bisikletten dustum, incindi. aferin. buz koycaz. koyalim bakalim. yarina gecer insallah dedim icimden. gece sismis falan. sabah da baba "kirilmis bu bence, bi rontgen falan cektirelim." demis. evet bu kadar uzun bi cumle kurmus. kadin soylemese inanmazdim ama ona da inanmamak olmaz simdi. neyse, goturdum film cektirdim. kadin dedi "kirilmis bilek". oracikta aglayiverirdim utanmasaydim. 4 gunluk hayallerimin hepsini biraktim rontgencide. al bak bunlar da kirik diye. oeh, evet. neyse, senin hayallerin kirilmasin. ben ettim sen etme falan da filan. bu kadar sacmalamadan sonra cocuk mocuk takmayip odevimi yazmaya basliyorum ben. cumaya yetismesi lazim, guzel bisiler yapalim.. bakalim...

Sunday, July 1, 2007

six flags'de ucuslar..

"hic de boyle sey gormedim canim. kendini kandirmak mi derler buna? cocuk bile daha zor kandirilir. bok gibi misin? bekliyorum sadece dedi o kadar.cok sicak bi de. 10 dakikaya kadar cikiyorum, geliyosaniz gelin. yeter ki gidelim demek bu. ama sen kitsin azcik, anlamazsin. boynumda, ayakkabimda ve belimde bisiler geziyo. kasiniyorum, huylaniyorum. bursa'yi da ozledim zaten. eskisehiri ozlemiyorum galiba, ama galiba. git simdi. muzigi kapamayi unutma, akusunu bitirme arabanin. ayip olur sonra. utanirsin falan. manyak miyim, ne utanicam? bosver uzme kendini. bir yanginin kulunu yeniden yakip gitme. bir tekme de sen vur dusene. o bar senin, bu bar benim olsun. ayri ayri takilalim."

yaziyi odamdaki cekmecede, gecen ay tamamladigim bi alisveris listesinin arkasinda kendi el yazimla yazilmis buldum. kendi el yazimi tanimasam inanmicaktim ama zayif anima denk geldim. ne dusunerek yazdigimi anlamadigimdan bi daha sacma sapan seyler yasamamaya, dusunmemeye ve yazmamaya karar verdim. ama tum bu saydiklarima bagimli bi insan olarak cogu sey gibi bu da imkansizdi. su anda bile ne dusundugumu bilmiyorum zaten. Brandi kulagimin dibinde miyavliyo 'until i die' derken. dur kulagim kasindi. HIH. neyse unutursam olmaz, ama once paragraf yapmak lazim. konu degisiyo cunku.

dun six flags'e gittik, sucuklu yumurta ve caydanlikta yapilan cayla baslayan leziz bir kahvaltidan sonra. hafif dandik bi parasut ucusuyla basladik. o yuksege cikarken ben de kocaman roller coasterlara agzim acik bi sekilde bakarak 'hepinizle gorusucez!' diye dusunuyordum. oha! kingda ka amma da hizliydi.. hemen o gazla bize en yakin olan trene; great american scream machine'e dogru yola koyulduk. tren en yuksek noktasina yaklastikca gerilim artiyordu. ardindan taklalar atarken de ben kafamin uzerinden karnima dogru inen plastik emniyet parcasinin beni ne kadar koruyabilecegini dusunerek ciglikla kahkaha arasi kendimden daha once hic duymadigim garip sesler cikartiyordum. ne yapiyordum boyle? ohom... oha! kingda ka amma da hizli iniyodu.. sevgili scream machine beni o kadar sevmis olucak ki, o emniyet seysini kilitledi, beni kendine mahkum etti. herkes indi trenden, bi ben kaldim. onu acmaya calisan cocuk plastik seyi karnima oyle bi bastirdi ki, 1 saatlik siranin baslarinda gelen çişim tum taklalara dayanmasina ragmen, bir darbeyle rollar coaster koltuklariyla yuz ve de goz olucak sandim. neyse sonunda ayri dunyalarin insani oldugumu fikrine vardik. yakisikli ve karizmatik el toro'yla tanismak uzre yola ciktik. oha! kingda da'dakiler amma da ciglik atiyorlardi.. 1,5 saatlik sirada yapilan geyikler sonucu bir dahaki hedefi kingda ka olarak belirledik -ki kendisi dunyanin en yuksek ve en hizli trenidir-. el toro bizi gordugune o kadar sevindi ki hizini daha da arttirdi sanki. hic durmadan ellerimizi, kollarimiz kafamizi ordan oraya savurdu. 1 saniye bile durmadan bitis noktasina geldi. bu arada el toro'dan once zaten scream machine'e 2 kurban verip onlari sakin sulara yollamistik. diger 2 kisi de el toro dalgalarina yenik dustugunden kendimizi batman the ride sirasinda iki kisi bulduk. tipki basladigimiz gibiydi. oha! kingda ka amma yuksekti.. batman bizi oyle koltuklara oturttu ki, raylar ustumuzde kaldi. biz de ayaklarimizi sallaya sallaya taklalar attik. biraz soguk bi tipti heralde ki hemencecik bitirdi turunu. azcik daha dedik, I-IH dedi. o zaman biz de nitro'ya gideriz dedik. bu parktaki mi, yoksa dunyadaki mi ne en uzun suren trenmis. bizi en assagi yollamak icin en tepeye cikardiginda bikac mil (oeh) otede duran kuyrugunu gorunce inandik ona mecburen. hoplatti, ziplatti, takla attirmadi. her trenden sonra oldugu gibi "yihuuu... en guzeli buymus bee." gibi cumleler kurmaktan bu sefer de kendimizi alamadik. oha! kingda ka amma da cabukcak bitiriyo turunu.. madem superman de burda, insanlari ucuruyo, bizi de ucurmazsa olmaz diyerek parkin diger ucuna yuruduk. yuzumuz yere donuk sekilde ordan oraya firlatti bizi, takla da attirdi. biz de bu sirada yumrugumuzu ileri dogru uzatarak kalbimizin hep onunla oldugunu ona gostermeye calistik.

kingda ka'ya nooldu? binmedik. neden? korkmadik hayir. tirstik azcik.

nasildi? harika!
ama bitti mi? hayir!
bekle beni six flags. yine calicam kapini bi dostla birlikte sicak bi cuma gunu...