Friday, January 21, 2011

gelin bu kara bir dur

kurek sesleriyle uyaniyosan, pencereden disari bakmaya hic gerek yok. kar botlarini giyebilirsin. yine mi? evet yine. bu kacinci ben de bilmiyorum ama daraltmaya basladi.

gelin bu kara bir dur diyelim.

Saturday, January 15, 2011

ruya

mide bulantisiyla uyaniyorum. koku tanidik ama sevdigim bi koku diil. uzaklasmak istiyorum o kokudan. "ben biraz yurucem." oteldesin, nereye yuruyosun. "yurucem iste." arkandan bakan saskin gozler. daha yeni gelmisti.. butun gun yuzdum zaten, nehir tertemizdi. bogulmak uzereyken adamin kurtarilmasi buyuk sans. kardesim kucucuk, ama buyucek.. otelin koridorlarinda terliklerim ve pijamalarimla elimde cuzdanim ve bi kitapla yururken otelin bi kismi kapali bi magazaya donusuyo ama yine de kendi benligini yitirmiyo. yorganlar goruyorum, asmislar. satmak icin. 10dolar, amma ucuz diyorum anneme. yorgan delisi olmus bu diyo arkamdan. ilerde acik bufe yemek var. gecenin 3u mu ne. standlari gezerken boregi kestiriyorum gozume ama ellerim dolu diye geciyorum simdilik. kararimi verip geri gelicem derken restoranin diger yarisindaki markete ulasiyorum. biraz cubuk kraker ve kocaman cam nutella kavanozunu alip kasaya gidiyorum. amma yayvan bu kavanoz. cok da agirmis, kim tasicak simdi bunu. poset lazim. poset.

boyunum ucurtma ipiyle kesildikten sonra her yukari baktigimda bogazimin en ince ayrintilarini gormemden ya da okulumun bahcesine dusen bombalarin devasa pandalara donusmesinden azcik daha mantikli olmus.

ama asil can alici nokta ruyamin basindan sonuna beni takip eden adamin dun restorana gelmesi oldu. ne isin var ki orda? korktum. bi corba icip gitti gerci. gitti.

Monday, January 3, 2011

buz


bisi unutmus olman lazim..