Friday, September 28, 2007

donus

basladigim yere cok yakinim artik. ilk geldigimde burasi nasil o hale gelmis, agaclar nasil o kadar kurumus, hava nasil da sogumus.. hepsinin degisme surecine bir bir tanik oluyorum.

bugun arabayla giderken dikiz aynasindan baktim. agaclardan dusen sarimsi turuncu yapraklar beni kovaladi ucusup. yine herkeste bi kosusturmaca basladi, sanki mevsimi gelmis gibi. birileri bi yerlere yetismeye calisiyo. ben de istiyorum bi yerlere yetismek. zaman gecmesin istiyodum.. aslinda gecmesin istiyodum diil. memnundum halimden. ama simdi hizla akip gitsin istiyorum bikac ay icin. sonra dursa da olur yine..

neyse, konudan sapmayalim.

basladigim yere cok yakinim. ve bu benim garip bi sekilde hosuma gidiyo.

Monday, September 24, 2007

it's not

i keep going round and round on the same old circuit.
a wire travels underground to a vacant lot.
where something i can't see interrupts the current.
and shrinks the picture down to a tiny dot.
and from behind the screen, it can look so perfect.
but it's not.

so here i'm sittin in my car at the same old stop light.
i keep waiting for a change, but i don't know what.
so red turns into green, turning into yellow.
but i'm just frozen here on the same old spot.
and all i have to do is press the pedal.
but i'm not. no i'm not.

well people are tricky,
you can't afford to show,
anything risky, anything they don't know.
the moment you try, well kiss it goodbye.

so baby kiss me like a drug, like a respirator.
and let me fall into the dream of the astrounaut.
where i get lost in space that goes on forever.
and you make all the rest just an after thought.
and i believe it's you who could make it better.
but it's not. no it's not

(Aimee Mann)

Friday, September 21, 2007

kendim.ben.bir.hic...

kendimi bildim bileli boyleyim. neden boyle deme ihtiyaci hissettim bilmiyorum. durup dururken evet. icim icimi yese de.. durup duruken.. kendimi baska seylere vermekten alikoyamiyorum. hic soz dinlemiyorum zaten ben. yapma diyorum, dinlemiyorum. gulunmemesi gereken durumlara guluyorum, oole arsizca, utanmadan.. kendini bilmez gibi. madem oyle kendimi bildim bileli nasil boyle oluyorum. ben kendimi bilmiyosam, oole kendimi bilmeden guluyosam.. toparlayamadim. tanimiyorum ben zaten kendimi. esek kadar kiz olmusum.. halaa daha... kimsin sen diyolar, ben onlara okul falan anlatmaya basliyorum; bilmemkac yilinda surda dogdum, iste surda okudum burda okudum. sanki cok guzel yerde okumusum da.. saf iste. kardesim su, anam babam sunlar.. boole hayvanlarim vardi benim, hepsini de cok sevdim... saclamalayi biraksana...



aslinda yalancinin tekiyim ben. herkes gibi.


bos seylerle vakit oldurmeyi cok severim.

hic bi konuya tamamen hakim olmamakla birlikte bi cok konuda da dunyadan haberim yoktur.

ne kadar aglarsam agliyim, iki dakika sonra karnima kramp girecek sekilde gulebilirim.

insanlara iyilik yapmayi severim karsilik beklemeden (aslinda beklemeden diil de, o kadar safim ki dusunmek aklima gelmez).

en sevdigim icecek su benim.

dunya uzerinde olmazsa olmaz dedigim sey de cikolata.

kucukken cok aglarmisim.

bi tane bebegim vardi, adi can, en sevdigim oyuncagim oydu. hala duruyo odamda.

bi de annemin zoruyla arkadaslarimla paylastigim kirmizi bisikletim vardi.

dugme diye bi kitabim da vardi benim, okumayi bilmesem de o siralar, en cok onu okumayi severdim.

karanliktan hic korkmam, aksine karanlikta olmak hosuma gider.

ayni sekilde yuksek yerlere karsi ayri bi tutkum var.

mimiklerim o kadar guclu ki, ne dusundugumu aninda anlayabilirsin yuzumden, iste bu yuzden hic rol yapamam. ama yine de basariliydim tiyatroda. uydurma.

lisede en yakin bikac arkadasim disinda kimse sevmezdi beni.

universitedeyse cete basiydim. sevmislerse sevmislerdir, bilmiyorum.

saclarimin uclarini ayiklarim bunaldigimda, pins'ten bulasti bu bana.

en sevdigim hayvan kaplumbaga, ama kaplanlara da hastayim, hatta kucukken hayalim bi kaplani evime alip besleyebilmekti. evcillestirip falan.

yeni insanlarla tanismayi cok severim.

caliskan bi insan diilim aslinda, ders bakimindan.. birinin beni yonlendirmesi lazim.


"hayatinin en guzel yillari universite yillari olucak." dediklerinde inanmamistim. ama hakli ciktilar.

bazen cok usengecim, ama yine de cok enerjigim.

utangactim da eskiden. ama simdi diilim sanki.

obur oldugum soylense de sadece abur cubur bakimindan oyleyim.

fotograf cekmeyi cok seviyorum, daha cok insan..

bacaklarim carpik.

dislerim ayrik.

bi gun cok yuksekte ucan bi ucaktan parasutle atlicam, biliyorum..

deniz kenarinda bi evdeysem hasta olmasam bile burnum akar.

sinirlenince kafami cok kasirim.

oyunlarda hile yapabilecegim ortam olussa bile yapmam.

kutuphanedeki eski kitaplarin kokusunu cok seviyorum.

bi de domatesin orta kismindaki jole gibi olan yerleri yemeyi.

kucukken benzin kokusundan parfum yapsalar keske diye dusunurdum.

yine kucukken -simdi guzel oldugumu soylemiyorum ama- cok cirkin oldugumu dusunur ve erkek olsaydim keske derdim.

cok sakarim. mesela dun kilerden un kavanozunu cikarmaya calisirken -ki yuzumun hizasinda tutuyodum kavanozu-ayagim kaydi. kavanoz once kilerin kapisina sonra agzima carpti. dislerim acidi.

bi gun evim/odam oldugunda duvarlarini kendim boyucam.

yere kadar olan perdeleri cok seviyorum.

bi de cam kenarindaki yataklari.

muzik aleti calabilen insanlara hayranim, canli muzik olsa sabaha kadar dinlerim.



bunlari neden yazdim, ne gerek vardi? yoktu bi geregi, zaten maksat sacmalamak degil mi surda... bu arada ilk yazdigim madde yalandi. hangisine inanirsan...

Tuesday, September 18, 2007

acelen nedir kuzum?

aman tanrim dedim. hani 4 ayim kalmisti benim, ne cabuk 3 kaldi. boyle bisilerle oyalaninca, guzel vakit gecirince falan cabucak bitiyo ya vakit. oyle olmus yine ben farkinda olmadan. kalmak lazim buralarda dedim ya hani babam gibi, simdi bunun icin bisiyler yapmak lazim. ogrenci olmaya karar verdim ben de. okulu pek ozlemistim zaten. yeni bi duzen kurmanin vakti de gelmisti hem. yaslaniyoruz be canim. oyle kalmiyo her sey gunluk guneslik.. ama ben napiyorum? umrumda diil sanki hic bisiy. nasil olsa bugune kadar her bi sey yoluna girmedi mi istedigin yonde? evet, oole oldu. bundan sonra da boyle devam edicek diye bisiy yok ama.. iste oole anladin sen, icim rahat sonucta. nedensiz, desteksiz.. en guzeli de bu degil midir zaten?

yalniz dusununce ya gidersem buralardan diye.. iste oole dusununce.. ya gidersem.. hadi gittim, ya geri gelemezsem hemen? hemen ne isin var zaten, madem gittin, kal biraz. acelen nedir kuzum? amerika kacmiyo ya...

ama sen yine de gitme, tamam mi?

Thursday, September 13, 2007

kucuk

eskiden diyodum ki: "meclise bi bomba koycaksin! Puhahahaa.. hepsi geberivercek, ulke kurtulcak." nah kurtulur. o zaman ulkenin halinden kim anlicak?! simdi boyle dusundum. sacma olsa bile bisi deme sen. buyucem daha ben.

Monday, September 10, 2007

mayis 21 '07 paranoyak

uzaktan gordum, saclari dogal sari diildi. sirtinda, ustunde belki de yuzlerce kucuk zimbalar ve sirtinda koca bi kurukafa olan eski bi deri mont vardi. altinda siyah bi kot ya da bi esofman alti. ayaginda yine ayni paspallikta botlar.. sirtinda acik kahve, nerdeyse antik bi canta tasiyodu. butun bu tersliklere ragmen yuzu cok guzel, gozleri maviydi. konusmaya basladi bana yaklasirken. ama ben kulakliklari cikarana kadar cumlenin sonuna gelmisti. elindeki parayi gosterdi susup. duymadigimi soyledim, tekrarladi. tek bi dolara ihtiyaci varmis bilet icin, bi tek o eksikmis. dilenmiyomus, yanlis anlamicakmisim.. uzerimde nakit yok benim dedim. tamam derken etrafa bakti, can alici cumleyi kurdu ardindan: "hmm, baska da kimse yok istasyonda." etrafa baktim, bizden baska 3 kisi vardi. onlar da istasyonun diger ucunda. ayakkabilarimdan baslayarak bastan asaa suzdu beni. yanima oturdu, o kadar yakinima oturdu ki aramiza bi sirt cantasi bile sigmazdi. sanki bank cok kucuktu.. kokusunu duydum sonra, gunlerdir yikanmamis gibi.. amerikan filmleri geldi aklima. polisi aramaya kalksam acil bi durumda, cep telefonumun cantamin hangi kosesinde oldugunu bile bilmiyodum. sacma sapan seyler geldi aklima. hirkamla cantami alip kalktim. istasyonu yariladigimda benimle ayni hatayi yapan bi adamla karsilastim. 9:45 treni yoktu. en yakin tren 10:05'teydi. Elindeki tren tarifesini gosterdi. evet, benimkiyle ayniydi, eskiydi. istasyon gisesine gidip ordaki tarifelerden aldim 2 tane. birini o adama verdim yari yolda. ben giderken cocuk donuyodu. bu sefer basa ve insanlara yakin olan banklardan birini kestirdim gozume. hemen yaninda da bi adam oturuyodu. tam oturuken cocugun binadan ciktigini gordum, benim yaptiklarimi yapiyodu. yaklasti ve yanima oturdu tekrar. 1-2 dakika yine oyle oturduk sanirim. sonra cantamdan telefonumu cikardim, kalktim, yuruyerek numaralari tusladim. kimse cevap vermedi, 3 kere denedim. cocuk da banktan kalkmadi zaten. 15 dakika sonra tren geldiginde o da ayklandi. tren durana kadar etrafimda dolanip beni suzdu. sonra ben trene bindim, arkama bakmadim kontrol etmek icin. oturdum sadece. sonra bunlari yazdim. simdi nerde bilmiyorum, inince nolucak onu da bilmiyorum.. cok paranoyagim.